Kadın

Müjgan Ekin NEREDE?

Siyasi iktidar, biat politikalarını tüm saldırganlığı ile uygulamaya devam ediyor. Yaşamı katliamlarıyla pamuk ipliğine bağlayan, düşünceyi gözaltı-tutuklama furyasıyla sindirmeye çalışan devlet, kendisine biat etmek istemeyen her kesime gözdağı vererek hareketsizliği-susmayı dayatıyor. Biat etmeyenlerin büyük bir kısmı kadınlar olunca da devlet erkek kimliğine daha da sarılarak saldırıyor. Erkek egemen sistem saldırılara çoğu zaman erkeği dahil ediyor, anlayışını taşıyan devlet ise yargıda cezasızlıkla beslediği erkekleri kadınların yaşam alanlarını yok etmek üzere kullanıyor.

Manisa’da hamile bir kadının spor yaptığı sırada fiziksel şiddete uğraması, “Bir daha burada dolaşmayacaksın” sözleriyle karşı karşıya kalması ve saldırgan erkeğin gözaltına alınarak bırakılması bunun yalnızca bir örneği. Dışarıda, sokakta, sosyal yaşamda olmamızdan korkan, bizleri binbir mücadele pratiği ile yıkmaya başladığımız dört duvar-bir çatı altına tekrardan koymaya çalışan erkek egemen anlayış, buna karşı mücadele edenleri ise devlet aygıtını kullanarak gözaltı-tutuklama ile sindirmeye çalışıyor.

Bedenin hapsedilmesi de yetmiyor olmalı ki (!) cinsel şiddeti de bu süreçlerde etkili bir araç olarak kullanmaya devam ediyor. Erkek egemen sistemin yarattığı “namus” kavramı ile kadınları kuşatan devlet, tahakkümünü bu kavram üzerinden kuruyor. Geride bıraktığımız yıl, kadın gerillaların bedenlerinin teşhir edilmesi, T. Kürdistanı’nda yakılıp yıkılan evlere cinsiyetçi yazıların yazılması, gözaltı ve tutuklamalarda cinsel şiddetin kullanılması vb. ile geride kalırken son zamanlarda ise “gözaltında kaybetme” tehditleri ile karşılaşıyoruz.

İki aya yakın süredir kendisinden haber alınamayan, birçok tanığın polisler tarafından kaçırıldığına dair ifade verdiği, geçtiğimiz günlerde ise kaçırılmadan öncesine dair görüntüleri ortaya çıkan Özgür Gün TV programcısı Müjgan Ekin bu tehditlerin yaşama geçirilmiş hali. Amed’den geldiği Ankara’da polisler tarafından kaçırılan Müjgan’dan hala haber alınamıyor. SGDF üyesi Helin Yılmaz ise geçtiğimiz günlerde İstanbul-Şişli’de 4 sivil polis tarafından kaçırılmış; kamuoyunun baskısı sonucu gözaltında olduğu kabul edilmek zorunda kalmıştı.

OHAL’in öncesinde de sonrasında da biat etmemeyi seçen, erkek egemen sisteme itaat etmeyeceklerini haykıran kadınların mücadelesinden korkan devletin yaratmaya çalıştığı bu korkutma yöntemini tanıyoruz.

Almanya Komünist Partisi kurucu önderlerinden Rosa Luxemburg, 15 Ocak 1919’da Berlin’de kaldığı evden gözaltına alınarak kaçırılmış, işkenceye uğramasının ardından bindirildiği arabada kurşunlanarak katledilmişti. Kaybetmek amacıyla ayağına taş bağlanıp Spree nehrine atılan Rosa’nın izini dünyadan silmek isteyenlere inat, onun insanlığa bıraktığı onurlu miras ise bugün hala yaşıyor.

Bizlerin bütün bu yıldırma-korkutma saldırılarına karşı yarına bırakacağımız onurlu miras ise biat etmemede ısrar olacaktır!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu