H. Merkezi: Gezi direnişinin 14. gününde (11 Haziran) sabahın erken saatlerinde binlerce polisle Taksim Meydanı’na giriş yapan polis, “Atatürk Heykeli ve AKM’yi terör örgütü paçavralarından temizlemek” için bir operasyon düzenledi.
Ancak yaklaşık 24 saat süren çatışmalarda ortaya çıkan tablo, bunun geçerli bir durum olmadığını göstermekteydi. Gaz-ses bombalarını, tazyikli suyunu, plastik mermilerini hiç esirgemeden bolca kullanan kolluk kuvveti; geride direnişçilerden onlarca yaralı bıraktı ve darp ederek onlarca gözaltı yaptı. Aralarında Partizan’ın da bulunduğu çok sayıda devrimci, demokrat ve yurtsever kurum bu saldırıya karşı sessiz kalmayarak gün boyu saldırıya karşılık verdiler.
Bu büyük bir deneyim
31 Mayıs’ta olduğu gibi 11 Haziran’da da yaşanan tablo akşam saatlerinde on binlerce insanın yeniden alana toplanması ve çatışmaya girişi oldu. Polisin saldırısı ne kadar şiddetlenirse şiddetlensin, bu kitle zaman zaman geri çekilse de alandan hiç ayrılmadı. Bu tablo, bundan sonraki süreçte devletin tutumu ya da taleplerin kabul edilmesi konusunda sonuç ne olursa olsun kazananın devasa bir direniş deneyimi yaşayan halk olduğunu açıkça ortaya sermektedir.
Bugün Başbakan Erdoğan’ın çaresizlik içinde kıvrandığı açıklamaları, TV kanallarından inmeyen İstanbul Valisi görüntüleri, her sokağın her evin konunsun bu direnişler olması bunun en açık kanıtı değil midir?
{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=rW8r6y-EwXU{/youtube}
{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=MSH74jqsv4E{/youtube}
