Güncel

“Benim Çocuğum”Belgeseli Boğaziçi Üniversitesi’nde

İstanbul:Yönetmen Can Candan tarafından hazırlanan 82 dakikalık “Benim Çocuğum” belgeselinin dün (26 Mart ) Boğaziçi Üniversitesinde gösterimi gerçekleşti.

Gelen herkesin yoğun ilgi ve gözyaşlarıyla izledikleri filmin ardından bir panel gerçekleştirildi.Panalde Sosyolog Meltem Ahıska, Feminist Yazar Gülnur Acar Savran, Mehmet Tarhan ve LİSTAG Aile Grubu’ndan Şule Ceylan “aileyi” ve “aile kavramını” tartıştı.

“Oğluma çok teşekkür ediyorum”

İlk sözü alan LİSTAG Aile Grubu’ndan Şule Ceylan aldı. Ceylan şunları belirtti;”Biz 2 buçuk yıl önce bir toplantı için yine bu salondaydık. Toplantı biter bitmez Can Candan yanımıza geldi ve bu filmi yapma fikri burada doğdu. Çocuklarımız bize açıldıklarında seni BENM COCUĞM 2reddediyorum, gözümün önünden uzak ol da ne yaşarsan yaşa, aman kimseler duymasın, senden nefret ediyorum demek birer seçenekti. Ama bizler bu seçeneği reddettik ve biz çocuğum yanındayız dedik.
Çocuklarımız bize ezber bozdurdular ama bu pek kolay olmadı. Önemli olan toplumun bakış açısını değiştirebilmek. Homofobik dünyayı değiştirmek istiyoruz.. Şu ortamda neyi değiştirebilirsiniz ki deniliyor. 5 yıl önce de bugünleri hayal etmiyorduk. Hiçbir şey yapmadan bir şeyi başaramazsınız. Türkiye’de bir aile yapısı var ve bu çocuklar bu ailelerde doğuyorlar. Başka tip aile kurmak mümkün. Çocuklarımız bizi seçmediler ama bizler onları seçer hale geldik. Ben oğluma bana öğrettiklerinden kaynaklı çok teşekkür ediyorum
.”dedi.

“Modern kapitalist toplum aile miti oluşturdu”

Ardından söz alan Meltem Ahıska, “Benim Çocuğum filmini açtığı tartışmalar nedeniyle çok önemli buluyorum. Bu tartışmalardan bir tanesi aile. Aileye taraf mıyız, yoksa ailenin karşısında mıyız? İkileminin bizi bir yere götürmeyeceğini düşünüyorum. Modern, kapitalist  toplum bir aile miti oluşturdu. Aile devletin, milletin, piyasanın söylemlerinin bir aracı haline geldi. “dedi.

“BİZ DE BURADAYIZ”
Mehmet Tarhan:” Radikal feministlerin güçlendiği 80’lerde nefret suçlarına karşı güçlü eylemler yapıldı. 90’lı yıllardan neredeyse 2000’li yıllara kadar LGBT gruplar bir araya gelme ve birbirlerini bulma üzerine yoğunlaştılar. Belki 2000’lerde 1 Mayıs alanına gidilmesi, 2002’de ilk onur yürüyüşünün yapılması, 15-20 kişiyle kamusal alana çıkılması, biz de buradayız demeleri ile LGBT’liler daha görünür oldu. 2007-2008’de bu hareketin güçlendi. Öğrendiğim en önemli şey bireysel olan politiktir. LGBT aileleri bunu yaptı.”

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu