Güncel

Rojava Direnişinin İçinden | Özgürlüğü Savunmak

TC devleti tam da emperyalist-kapitalist sistemin bölgesel ve dönemsel çıkarlarına uygun, yayılmacı emellerine göre bir pozisyon ve tutum almak istiyor. Jandarma ve cellat rolünü oynamaya hazır bir şekilde bekliyor.

Dünyanın ve bölgenin tüm haydutları Rojava Devrimi’nin başına üşüşüp onu soluksuz bırakıp boğmak ve diz çökertmek istiyorlar. Emperyalist-kapitalist dünyanın benimsemediği, kabul edip onay vermediği; bir toprak/bir yaşam fikrini imha ve yok etmek istiyorlar. Rojava’da ortaya çıkan devrimci iradeyi, özgürlük ideallerini, halkların barış içinde, kardeşçe birlikte yaşama talebini bitirmek istiyorlar. Kadın özgürlük bilincini, irade ve kararını yeniden köleleştirmek istiyorlar.

TC-ABD görüşmesi ve anlaşmasının ardından Putin-Rusya-TC görüşmesi ve anlaşması tam bir kölelik anlaşmasıdır. Ortadoğu’nun ve insanlığa ait tüm coğrafyaların en büyük silahlı efendileri arasında olan ABD ve Rusya, Rojava’nın varlığını, kaderini ve geleceğini, kendi hegemonik ve yağmacı-yayılmacı politikalarına göre belirlemek istiyorlar. Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmek ve çizmek istiyorlar. Ne Ortadoğu’da ne de başka bir toprak parçasında özgür-eşit-barış ve adil bir yaşam istemiyorlar. Emperyalist-kapitalist sisteme bağımlılık ilişkisini ve onun sömürü ve yağma politikalarını, hegemonik çıkarlarını benimsemeyen, bunları kabul etmeyen bir yönetime, bir yaşama ve fikre tahammül etmiyorlar. Yaşatılmasına da müsaade etmiyorlar. Bırakalım sosyalizm fikrini ve ideallerini yaşatmak, emperyalist-kapitalist yaşama ters aykırı ve bu fikrin dışında hiçbir alternatif görüş ve yaşama bile müsaade etmiyorlar.

Bugün TC-ABD görüşmesi ve TC-Rusya anlaşmasıyla kabul ettirmeye çalıştıkları ve başarmak istedikleri budur. Emperyalist-kapitalist dünyanın ve yönetimin benimsemediği, kabul etmediği alternatif bir arayışa bile müsaade etmek istemiyorlar. 

Ya tam bağımlılık, tam kölelik ya da ölüm”; tercihe zorlanılan budur. Ya ABD-Rusya egemenliğini ve hegemonyasını kabul edip bağımlılığa ve köleliğe razı olmak ya da uçak saldırıları altında yoksulların kerpiç damlarının başlarına yıkılması. Bağımlılık ve kölelik kabul edilmediğinde ata topraklarından zorla koparılıp sürgün ve gurbet yollarında açlığa yokluğa ve perişan bir ölüme razı olmak.

Yoksullar, emekçiler, özgürlük arayanlar herkes ciddi bir tehdit ve kölelik kuşatması altındadır. Dünyanın efendilerinin ekonomik-politik çıkarları ve anlaşmaları kabul edilmediğinde TC gibi feodal-faşist soykırımcı ve yayılmacı bir devletin imha ve yok edici saldırılarına maruz bıraktırılmak. Rojava Devrimi’ni boğmak, halklarını köleleştirmek… Rojava halklarını ve özgürlüğü arayanları bekleyen budur.

Devrimi Boğmak Özgürlüğü Yok Etmek!

Bugün İttihat-Terakki’ci Kemalist faşist TC devleti, hem özgürlüğü boğmak hem de Kürdü özgürlük idealleri içinde yaşadıkları tarihsel topraklarına gömmek istiyor.  Kabul etmek gerekir ki; Ortadoğu’da özgürlüğü en güçlü ve en fazla arayan, bunun için bedel ödemeye hazır olan Kürt halkıdır. Özgürlük büyük fikirler, büyük idealler ve bedellerle elde ediliyor. Rojava Devrimi binlerce şehit vererek, sayısız fedakarlıklar yaparak özgürlüklerini elde etmeye çalıştı.

Ve yine kabul etmek gerekir ki; TC faşist devleti tam da emperyalist-kapitalist sistemin bölgesel ve dönemsel çıkarlarına uygun, yayılmacı emellerine göre bir pozisyon ve tutum almak istiyor. Jandarma ve cellat rolünü oynamaya hazır bir şekilde bekliyor. Hem tarihten gelen hem günümüz çıkarlarından kaynaklı olarak ciddi bir Kürt düşmanlığı taşımaktadır. Bölgede ne “özgür bir Kürdistan” ne “demokratik özerklik” istememektedir. Kürde ait hiçbir özgürlüğü kabul etmemektedir. Kırıntısına ve ismine bile tahammül edememektedir. İttihatçı-Kemalist TC devletine göre Kürt kendisine ait gerçekliği ve özgünlüğü üzerinden bir Kürtlüğü yaşamamalı ve istememelidir. Eğer herhangi bir talep varsa mutlaka Türk egemen ideolojiyi kabul eden ve onun iradesini benimseyen ses çıkarmayan bir Kürtlük olmalıdır. Yani köle bir Kürt olmalıdır.

“Ya Dik Durmak Ya Diz Çökmek!”

Ne özgür bir toprak olmalı ne de Kürt bir özgür olmalıdır! Özgürlüğe karşı olmak kadar özgür Kürde karşı olmak! Bu politika hem ABD ve Rusya’nın hem de TC ve bölge gerici devletlerin çıkarına uygun ve buna denk düşen politikadır.

Bugün Rojava Devrimi her taraftan çok ciddi bir kuşatma ve çökertme politikası karşısındadır. Ya tam bağımlılık ve kölece bir yaşam ya da onurlu özgür bir yaşam! Ya dik durmak ya diz çökmek! Ya onurlu bir Kürt ya da toprağı ve iradesi işgal edilmiş zorbalık tarafından geleceği çökertilmiş bir Kürt! Rojava Devrimi ve özgürlük arayanlar çok ciddi bir yol ayrımındadır. Karar ve tercihler, günü belirleyecek ve geleceği şekillendirecektir.

Yoksullar halklar, özgürlük arayanlar, kendilerine yakışan özgürlüğü ve onuru tercih edecektir. Ve biz direnişin öncüleri, Nubar Ozanyan yoldaşın savaşçıları olarak her zaman olduğu gibi bize yakışan özgürlük ve direniş yolunu seçeceğiz. (Rojava’dan bir TKP-ML TİKKO gerillası)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu