Dünya

İsviçre’de İbrahim Kaypakkaya Şahsında Şehitler Anıldı!

 

 Basel: Katledilişinin 40. yılında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya şahsında, 20 Ocak 2013 tarihinde İsviçre’nin Basel kentinde Parti ve Devrim şehitleri anma toplantısı gerçekleştirildi.

Yüz elli kişinin katıldığı anma etkinliğine Partizan adına yapılan selamlama ve İbrahim Kaypakkaya şahsında Komünizm ve Devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlandı.

 Rehberimiz Şehitlerimiz ve İdeolojimizdir! Sloganıyla hazırlanan sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.

 Ardından TKP/ML – MLKP – MKP – TİKB temsilcilerin katıldığı “Türkiye Devrimi Açısından İbrahim Kaypakkaya’nın Rolü ve Değeri” konulu panele geçildi. Paneli yönetecek moderatörün kısa sunumundan sonra ilk konuşmayı, Anma etkinliğini düzenleyen TKP/ML temsilcisi yaptı.

Temsilci, kitleyi selamladıktan sonra, “Paris’de katledilen 3 kadın yurtseverin anısı önünde saygıyla eğiliyor, katliamı nefretle kınıyoruz!“ diyerek başladı konuşmasına, Zamanın sınavında test edilen görüşleriyle Yoldaş Kaypakkaya, ölümünden kırk yıl sonra da partimiz TKP/ML açısından önemli ve vazgeçilemezdir. Bu önem, salt partimiz açısından değil, Türkiye devrimci hareketi ve proletaryanın başarılı bir devrim yürüyüşü için de geçerlidir.

 Kaypakkaya, faşist Kemalizm’in ipliğini gün ışığına çıkarmanın, Kürt ulusal sorununda tabulara meydan okumanın, tasfiyeciliğe karşı göğüs göğüse bir ideolojik mücadelenin, anayasal çizgide “devrimcilik oynayanlara” ve “patent sahibi” kaşarlanmış “Marksistlere (!)” karşı, da komünizm meşalesiydi. Devrimimizin niteliği, perspektifleri ve görevleri üzerine tuttuğu güçlü ışık, bugün de parlaklığından bir şey yitirmeden yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

 Kaypakkaya’yı anlamadan ve onun temel-teorik ilkelerinin tabanına yaslanmadan yapılacak bir devrim yürüyüşü, daha başından sakatlanmış demektir. Şu bir gerçek ki, İbrahim Kaypakkaya’yı dönemin THKO ve THKP-C gibi küçük burjuva ihtilalci örgüt önderlerinden, Deniz ve Mahirlerden ayırt eden temel ayrım noktalarından biri de devrimin hazırlanışı, devrim ve sonrasında Komünist Partisi’ne verdiği o son derece büyük önemdir. O, partisiz devrim tezi güzergâhını kullananların tam karşısında yer alarak proletaryanın Öncüsü olarak Komünist Partisi olmadan devrimin ne hazırlanabileceğini ve ne de gerçek bir devrime imza atılabileceğini çok iyi biliyordu.

 Zamandaşları küçük burjuva ihtilalci önderlerle, Deniz ve Mahirlerle karşılaştırıldığında, komünist kimliğiyle, bu kimliğe niteliğini veren ideolojik ve politik hattıyla, onun, daima bir adım önde olduğunu söylemek asla abartı sayılmaz. Başka şeyler bir yana, salt Kemalizm, ulusal sorun ve cumhuriyet tarihinin analizi konusunda bulutsuz havada çakan şimşek gibi, herkesi şaşkına çeviren tezleri bile, bu söylediklerimizin lehine yeterince tanıklık etmektedir.“ sözleriyle devam etti.

 TKP/ML temsilcisinin konuşmasından sonra TİKP temsilcisinin yaptığı sunumda,İbrahim dönemin önemli devrimci önderlerindendir. Onu saygıyla anıyoruz. Onun kırk yıl önce söylediği temel teorik görüşlerine bu gün sarılmanın yanlış olacağı gibi sürekli değişmeler olduğuna inanıyoruz.“ dedi. MKP temsilcisi de yaptığı konuşmadaİbrahimi savunmak ayrıcalıktır. Onun görüş ve düşüncelerini aşmak gerektiğini ifade etmesiyle birlikte, İbrahim sosyalizm meselesinde Marksist usta Stalin’den ileridir.“ sözleriyle kendini ifade etti. Ardından MLKP temsilcisi de “İbrahim dönemim önemli devrimci önderlerinden biridir. İbrahim’in en önemli özelliği de siperdaşlığı pratikte uygulayan örnek kişiliktir.“ diyerek konuşmasını bitirdi. Kurum temsilcilerinin yaptıkları ilk sunumlarından sonra kısa bir ara verildi.

 

Aradan sonra Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezinin gönderdiği mesajın okunması ve katılan kitlenin soru ve görüşleri alınmasından sonra, cevap ve toparlama bölümüne geçildi. Bu bölümde TKP/ML temsilcisi, TİKB ve MLKP’nin yapmış oldukları kongrelerinden örnekler vererek yanlış düşünce içinde olduklarını, TİKB’nin Sosyalizmin geri dönüşlere yaklaşımını, MLKP’nin birçok noktada netsizliğini, MKP’nin Komünter ve Proleterya Diktatörlüğü meselesi ekseninde Stalin’e saldırmalarını her yerde eleştiri adı altında yürütmelerini doğru bulmayarak eleştiri yürütmesi ile son bölüm, kurumlar arası çanlı tartışmalara sahne oldu.

 Salona Parti ve Devrim şehitleri yanı sıra, beş usta resimleri ve en son Paris katliamı olarak hafızalarımıza kazınacak olan üç kadın devrimcinin resimleri karanfillerle süslenerek şehitler tablosunda yerlerini aldılar.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu