DerlediklerimizGüncel

Nubar Ozanyan | Özgürlüğü kazanalım!

Eğer, zulmün ve faşizmin daha uzun sürüp devam etmesini istemiyorsak, ayağa kalkmalı; birlikte omuz omuza dövüşmeli; sokakları, meydanları, dağları cesaretin ve kararlılığın mekanları haline getirmeliyiz.

İnsanlık tarihi, hakikati arayış mücadelesiyle doludur. Toplumlar ve sömürülen sınıflar her daim daha rahat, daha iyi bir yaşam aramıştır. Özgürlüğün dolu olduğu düşleri yaşamak istemiş ve bunu gerçekleştirecek yolları bulmak için çalışmıştır. Ne var ki; her zaman karşısına doğanın zorlukları, engelleri, bilinmezlikleri ve alt edilmesi gereken yasaları çıkmıştır. Diğer yandan daha zor olan ise egemenlerin belirleyip tayin ettiği, zorla dayattıkları, uymalarını istedikleri yasalara ve zulme karşı mücadele etmiştir. Yol arayışları bitmemiş ve yol açış mücadelesi de durmamıştır.

Son yüz yirmi yıllık tarihe baktığımızda, yoğunluğundan ve hızından hiçbir şey kaybetmeden İttihatçı-Kemalist iktidarların sonu gelmez sömürü ve baskısı sürmüş ve bunun karşısında halkların direniş ve özgürlük arayışları hep var olmuş, aynı yoğunlukta olmazsa da sürekli devam etmiştir. Bir avuç azınlık dışında, hiç kimse yaşamından hoşnut ve memnun olmamıştır. Hiç kimse geleceğinin güvencede olduğunu hissedememiştir. Kimin, ne zaman devlet güçleri tarafından gözaltına alınıp haksızlığa uğratılacağı, işkenceye maruz bırakılacağı, ağır hapis cezalarına çarptırılacağı belli olmamıştır. Herkes ciddi bir tehdit ve faşist baskı altında yaşamıştır. Korku havaya, yaşama, duygulara egemen olmak istemiş, buna karşı umudun sesi cesaretin duruşu olmak isteyenler de hiç de eksik olmamıştır.

İnsanlık her daim “ne yapmalı?” sorusunu sorup yanıt bulmaya ve çözüm yolları aramaya çalışmıştır. HBDH ve KBDH’nin birlikte başlattığı “Faşizmi Yıkalım, Özgürlüğü Kazanalım” kampanyası demokratik ve özgür bir arayışın yanıtı olma ve bunun mücadelesini verme amaçlıdır. Neye karşı, niçin, kimlerle birlikte mücadele edilmesi gerektiğini doğru belirleyen ve ne istediğini doğru tanımlayan bu kampanya, işçileri, emekçileri ve ezilenleri faşizme karşı birlikte mücadele etmeye ve özgürlüğü birlikte kazanmaya çağırmaktadır. Özgürlük, adalet, ekmek arayan her kesimin bu kampanyaya yanıt vermesi ve onun öznesi olması gerekir. Yoksa, hiç kimse faşizmin postalları altında ezilmekten, zulmü altında inlemekten kurtulamaz. Faşizmin temel yasası, “herkesin ezilme sırası mutlaka gelecek”tir. Kimse kendisini bu zulüm yasasından muaf düşünemez ve ayrı tutamaz.

AKP-MHP faşist yönetimi ve onun zor aygıtı var olduğu sürece ne Kürde ne işçiye ne köylüye ne kadına ne çocuklara ne aydına ne inanç ve dillere asla özgürlük gelmeyecektir. Faşizm varlığını ve diktatörlüğünü sürdürdükçe bu ülkede kimse ne mutlu ne huzurlu ne de güvenli olacaktır!

Ermenek ve Soma maden işçileri direnişte ve mücadele yollarında haklarını ve emeklerinin karşılığını arıyor. Her gün daha yüksek sesle ve daha kalabalık halde ülkenin yarısından fazlası olan kadınlar bıçaksız, kurşunsuz, küfürsüz ve dayaksız bir yaşamın haykırışını insanlığa duyurmaya çalışıyorlar. Çocuklar ve kadınlar tecavüzün, tacizin ve katliamın olmadığı bir günü arıyorlar. Faşizme karşı en fazla mücadele edip direnen Kürtler, yüz yıldır büyük bedeller ödeyerek on binlerce şehit, on binlerce tutsak vererek temel hak ve özgürlüklerini ve yüzyıllık düşlerini arıyor.
Aleviler ve diğer tüm inançlar, kendileri olarak inançlarını özgürce yaşamak istiyor. Yoksulluk ve yokluktan, işsizlik ve göçmenlikten şikâyet eden herkes; patlamaya hazır büyük bir öfke biriktiriyor, isyan duygusu taşıyor.

Eğer, zulmün ve faşizmin daha uzun sürüp devam etmesini istemiyorsak, ayağa kalkmalı; birlikte omuz omuza dövüşmeli; sokakları, meydanları, dağları cesaretin ve kararlılığın mekanları haline getirmeliyiz. Birlikte direnmenin, birlikte kazanmanın umudunu yüklemeliyiz. Bugün hiçbir kesim, hiç kimse tek başına faşizmi alt edip sömürüsüz, özgür, eşit, adil bir toplumsal yapı yaratamaz.

Öncelikle birlikte mücadele etmeye, birlikte özgürlüğü kazanmaya güçlü inanılıp ikna olunursa, özgürlük elle tutulacak kadar gerçek ve yakın olur. Önce emekçiler, ezilenler mücadele yürütmenin doğruluğuna haklılığına ve meşruluğuna inanmalıdır. HBDH ve KBDH’nin başlattığı kampanyaya kulak verip, ses ve direniş olmalıdır. Kampanyanın amacının devrimci, yerinde, somut ve gerçek olduğuna inanmalıdır. Bu başarılırsa ne saraylar ne sultanlar kalır ortalıkta.
Eşit olmayanların eşit yaşamadığı bir ülkede, mücadelenin yolu çok zorlu ama sonuçları çok değerli ve önemlidir. Biz çok iyi biliyoruz ki, özgürlük sözcükle inşa edilmez, sözcükler düşmanı öldüremez. Uyanırsak, devrim olur. Birleşirsek, yaşam başka olur.

Unutmamak gerekir ki, kurtuluşlarını başkalarından bekleyenler ancak köleler olmuştur. Emekçiler köle değildir. Köleliği asla kabul etmemelidir. Tıpkı, her gün ciğerlerinden parça kopan Ermenek ve Soma maden işçilerin kararlı yürüyüşleri gibi, karanlığın sahiplerinin boğazlarını sıkıp nefeslerini kesmeliyiz. Özgürlüğü ancak güçlü isteyenler onun gerçekleşmesi için yollara düşer, mücadelenin öncüsü olurlar. (27 Ekim 2020, Yeni Özgür Politika)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu