GüncelMakaleler

“Erkekliği yıkmaya muazzam bir enerjimiz var, direnişimiz mükemmel falan!”

"Sizin “normalinizi” bilmeyiz ama bizim bir “normalimiz” var, o da sizin erkekliğinizi yıkma mücadelesi vermek! Bu konuda çok muazzam bir enerjimiz ve kabiliyetimiz var"

Simone De Beauvoir’un bilinen sözlerindendir, “Siyasi, ekonomik veya dini bir krizin kadın haklarının sorgulanması için yeteceğini asla unutmayın. Bu haklar asla tam anlamıyla elde edilemez. Hayatınız boyunca tetikte kalmanız gerekecek” der Beauvoir.

O kadar haklıdır ki; patriarkal düzende her gün karşı karşıya geldiğimiz tüm deneyimlerde bunu yaşar ve bir kez daha hak veririz Beauvoir’a…

Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinden kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesine, en önemli unsur sürekliliktir. Israrla üzerine gidip, ısrarla mücadele etmek; patriarkaya karşı sürekli alternatif arayışında olup bunu örmek… Bugün kadın mücadelesinin, toplumsal muhalefete önderlik etme gücü tam olarak buradaki süreklilik ve kadınca inattan/ısrardan geliyor.

Eşitliğe, adalete, haksızlıklar karşısında hesap sormaya susamış kitleler açısından, kadınların mücadeledeki ısrar ve sürekliliği en somut kazanımlarla öne çıkıyor. Çünkü Beauvoir’un da dediği gibi herhangi bir krizde kazanılmış haklarına saldırılacağını, “şimdi sırası mı” denilerek göz ardı edileceğini bilir ve bu yüzden hayatımız boyunca tetikte kalmaya çalışırız.

(Bu arada hayat boyu tetikte kalmak, yalnızca herhangi bir kolektif içerisinde yer almayan ve örgütlü olmayan kadınlar açısından da çeşitli vesilelerle çok bilindik bir hayatta kalma rehberidir.)

Bugünlerde Sevda Noyan-Esra Elönü ile başlayıp Fatih Tezcan ile devam eden “karılarınızı-çocuklarınızı bizden nasıl koruyacaksınız” tehditlerini duydukça, “eğitimci” sıfatlı zatların kızların resimlerini “dikizlemekten” nasıl keyif aldığını canlı yayında izledikçe, kamuoyu önünde görünür olan muhalif kadınlar için “tecavüz listeleri”ne denk geldikçe, çocuk istismarı “profesör” kılıklı erkeklerce TV ekranından övüldükçe, Şok gibi pandemide kârını işçilerinin sırtından iki katına çıkarmış marketler zincirinde kadınlar tacize uğrayıp tacizci müdürler ödüllendirildikçe, halkın iradesi ile seçilen HDP belediyelerine kayyımlar atanıp bu kayyımlar ilk iş olarak kadın kurumlarını kapatınca… hayatta kalma rehberimize daha sıkı sarılmaktan başkaca bir yol olmadığını anlıyoruz.

 

Patriarkanın “normal”i kazanımları hasıraltı etmektir

İşçiler, emekçiler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar lehine hiçbir ekonomik ve sosyal düzenleme yapmadan; patronların korunup tacizci-tecavüzcü-katil tutuklu erkeklerin topluma salındığı pandemi günlerinde devlet “normale dönüş”ü tartışıyor. Kadınlar ise “dönülen” pandemi öncesindeki “normal”in kendileri için ne anlama geldiğini…

Son günlerde yaşananlara bakınca “normale dönüş”ün ne olduğuna dair kimi doneleri görebiliyoruz. Mesela egemenlerin “normale dönüş”ü, kadınların ve çocukların, iktidar yanlısı çeteler eli-diliyle tehdit altında olması, bu kişilerin devlet kurumlarınca korunması anlamına geliyor. Üniversite öğrencisi kadınların erkek öğrencilerden başlayıp ÖGB’ler, öğretim görevlileri, dekanlar, rektörler tarafından taciz cenderesinde olduğunu hatırlamasıdır, “normale dönüş”! Kamuoyu önünde muhalif kimliğiyle öne çıkmış bir kadın isen pandemiden korunma gölgesinde bile erkek dünyasının tecavüz listesinde olduğunun, sana yine iktidardan güç alan erkeklerce bildirilmesidir.

İşyerlerinde müdürlerin, erkek çalışanların kadınlara dönük tacizi söz konusu olduğunda tacizciye asla dokunmayıp, tacize uğrayan kadınlar sesini çıkarınca meseleyi örtmek adına tacizcileri başka şubelerde görevlendirmektir.

Çocukların, erkek egemen dünyada kesinlikle tekin bir ortamda olmadığını hatırında tutmak, ilk fırsatta istismarın yasallaştırılması ve istismarcıların aklanmasının an meselesi olduğunu bilmek demektir. Devlet tarafından görevlendirilen kayyımların ilk işinin “kadınları vurmak” olduğunu, bu kayyımların kadın kurumlarını kapatıp, kapatmadıklarına da erkek yönetici ataması yapmasından bilmektir.

En önemlisi de patriarkanın “normal”inin kadın kazanımlarına karşı savaşmak ve kriz dönemlerini de bu kazanımları hasır altı etmek için fırsata çevirmek olduğunu bilmektir.

Anlaşıldığı üzere devletin “normale dönüş” tartışmalarında, kadınlar açısından yeni ve heyecanla beklenesi bir “normal” yoktur. Pandemi döneminin yol açtığı (söylenen) işsizlik de, ücretin düşürülmesi de, ev içindeki tecrit de, artan ev içi emek yükü de, toplumdaki diğer insanlarla sadece fiziksel değil her türlü sosyal mesafe alıp izole edilmek de kadınların yabancı olduğu durumlar değildi.

Tıpkı bugün TV ekranlarına, sosyal medya mecralarına çıkıp kadınları ve çocukları tehdit eden, sosyal ve mesleki konumları ne olursa olsun genç kadınları ve çocukları cinsel meta olarak değerlendirmekten zerre ar etmeyen erkeklik hallerine yabancı olmadığımız gibi…

 

Kendi “normalimizi” düşleyelim

Dolayısıyla bugün cinsel saldırı tehditleri ve istismarı meşrulaştırma çabaları eşliğinde süregiden “normale dönüş” tartışmalarının kadınlar açısından yeniden ele alınması gerekiyor. Sürekli dikkat ve ısrarlı mücadele ile anda gelişen saldırıları geri püskürtme, hesap sorma konusunda kadın hareketi olarak belli bir noktaya ulaşmış durumdayız. Keza hem Gazi Üniversitesi dekanının hem de Aydın Üniversitesi’ndeki zat’ın üniversitelerle olan ilişikleri, kadınların örgütlü tepkisi ile kesilmiş, üniversiteler açıklama yapmak zorunda kalmıştır.

“Normal”imizin ne olduğunu ve ne olması gerektiğini düşleyip, hayata geçirmenin yollarını aramamız gerekiyor. Pandemi buna bir fırsat olabilir, kapı aralayabilir. Erkek egemenliğinin temsilciliği görevini “muazzam” yürüten AKP-MHP faşist koalisyonunun darbe vurduğu düş gücünü yeniden ele geçirerek, pandemi krizini kendimiz adına fırsata çevirebiliriz.

Ha son olarak, “Süpermen’i bilmem ama Süper kadın diye bir ırk var. Bu da 13-16 yaş arasında. Hadi biraz büyütelim 12-17 olsun; çok muazzam rejenerasyon kabiliyeti var, vücudu mükemmel falan. Yani bu yaş ilk çocuğu doğurmak için ideal bir yaş olarak belirlenmiş” diyen M*tt*l*p’in sözlerine ithafen, sözümüz var: Sizin “normalinizi” bilmeyiz ama bizim bir “normalimiz” var, o da sizin erkekliğinizi yıkma mücadelesi vermek! Bu konuda çok muazzam bir enerjimiz ve kabiliyetimiz var. Direnme gücümüz mükemmel falan. Bu gücümüz patriarkal düzeninizi başınıza yıkmak için ideal bir araç!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu