Kültür&Sanat

FİLM TANITIMI | “Açlık” bazen insanlığın yaşamı savunuş biçimidir!

Tarih boyunca egemenler ile ezilenler arasındaki sınıfsal ve ulusal savaşlar sürmüştür. Egemenler saldırılarını ülkemizde Kürt ulusuna yönelik politikalarıyla kimliğini ortaya koyarken, katliam ve asimilasyon politikalarına maruz kalan onlarca ulus ve mezhep bulunmaktadır.

Dünyada bu egemenlerin bu sömürü baskı katliam politikalarından nasibini alanlar arasında bugünlerde bağımsızlık referandumundan dolayı gündemde Katalanlar ve Kürtler olsa da bu saldırılardan payını alan ulus ve milletlerden birisi de İrlanda halkıdır. İrlanda halkı İngiliz emperyalizminin işgali altında yaşamaya devam ediyor . Zülüm her yerde olduğu gibi İrlanda’da da kendi isyancısını doğurmayı bilmiştir. Nasıl ki İbrahim Kaypakkaya başta Türkiye halkları olmak üzere Dünya halklarına bir direniş mirası bırakmışsa Bobby Sands İngiliz zindanlarında gerçekleştirdiği direniş ile direniş geleneğinin öznesi olma iddiasını karşılamıştır.

 

Tek tip elbiseye karşı “Battaniye Protestosu”

Açlık (Hunger) filmi Bobby Sands ve yoldaşlarının İngiliz emperyalizminin zindanlarında gerçekleştirilen saldırılara nasıl direndiklerini anlatmaktadır.

İlk olarak dönemsel şekilde İngiliz hükümetinin politikalarından bahsedelim; Mart 1976’da İngiliz hükümeti İrlandalı politik tutsaklara karşı “kriminalizasyon” adını verdiği bir politika başlatır. Buna göre İrlanda’da politik suçlu yoktur, cezaevlerinde bulunan herkes adli suçlulardır ve tek tip elbise giymek, cezaevi hizmeti görmek zorundadırlar. Yeni politikanın uygulanabilmesi için, LongKesh cezaevine H-Blokları adı verilen sekiz özel tip kanat inşa edilir ve İrlandalı politik tutsaklar bu bloklara sevk edilir. Ancak tutsaklar adli suçlu muamelesi görmeyi ve tek tip elbise giymeyi kabul etmez, cezaevi idaresi de buna karşılık, tutsakların sivil elbiselerine el koyar. Çıplak kalan tutsaklar yine de tek tip elbise giymezler ve elbise yerine battaniyelere sarınırlar, böylece “battaniye protestosu” başlar.

 

Tek tip elbiseye karşı “Pis Protesto”

İki yıl süren battaniye protestosu sonrasında, tutsaklara tek tip elbise giydiremeyeceğini anlayan hükümet, bu kez cezaevlerinde işkenceyi tırmandırır. Tutsaklar, tuvalete gitmek için hücrelerinden her ayrıldıklarında, gardiyanların saldırılarına maruz kalırlar. Bunun üzerine tutsaklarca hücrelerden çıkmama kararı alınır ve hücrelere tuvalet ve duş bağlanması talep edilir. Cezaevi idaresi bu talebe, tutsaklardan birini döverek tecrit hücresine atmakla cevap verir. Cezaevi idaresinin bu eylemi, H-Bloklarında isyana sebep olur, tutsaklar ranzaları devirirler. Bu defa idare, tutsakların ranzalarını ve eşyalarını da hücrelerden alır ve onları yalnız battaniyeleriyle bırakır. Hatta bununla da kalınmaz, tutsakların tuvalet ihtiyaçlarını gördükleri kovaların da, protestolara son verilmediği takdirde alınmayacağı açıklanır. Bu durumda tutsakların tek çaresi dışkılarını hücre duvarlarına sürmek olacaktır. İşte “pis protesto” da böyle başlar.

 

Bobby Sands: “İlk o göğüsledi ipi!”

Bobby Sands ve yoldaşları 1980 yılına kadar devam eden tüm bu süreç boyunca Long Kesh Cezaevi H-Blokları’ndadır. 1980 yılında Sands, IRA’nın cezaevi sorumlusu olur. Aynı yılın ekim ayında işler iyice içinden çıkılmaz bir hâle geldiğinden, H-Blok tutsakları açlık grevine başlarlar. Thatcher hükümeti ilk başta geri adım atar, ancak açlık grevi sonlanınca tekrar baskılarını artırır. Bunun üzerine Sands 1 Mart 1981’de ölüm orucuna başlar.

Bobby Sands, 5 Mayıs 1981’de, ölüm orucunun altmış altıncı gününde öldüğünde henüz yirmi yedi yaşındaydı. Onu, Francis Hughes, Raymond McCreesh, Joe McDonnell, Martin Hurson, Kieran Doherty, Thomas McElweePatsy O’Hara, Kevin Lynch ve Micky Devine takip etti. 1981 Ekimi’nde ölüm oruçları son buldu.

 

Nuriye ve Semih derhal işlerine iade edilsin!

Sands’in, cezaevi yılları boyunca yazdığı yazıların bir kısmı bildiri halinde basılmıştır. Morrison, Sands’in kitaplaştırılan “Cezaevi Günlüğü”nün 40.000’in üzerinde sattığını belirtiyor. Öykü ve şiirlerinin bir kısmı ise, o cezaevindeyken “Republican News” gazetesinde kız kardeşinin ismiyle (Marcella) yayımlanmıştır. Gizlice cezaevinden dışarı çıkarılan bu eserleri BobbySands’in, tuvalet kağıtlarına ve sigara kağıtlarına, meşakkatle sakladığı bir tükenmez kalemle yazdığı bilinir.

Film battaniye protestosu sürecinden başlayarak ele alınmış aynı zamanda “pis protesto” ile “battaniye protestosu” birleştirilmiştir. Tek tip elbise uygulamalarına direnen politik tutsakların gördükleri işkence kan dondurucu bir şekilde seyirci önüne sunulmuştur. Tecride karşı geliştirilen yöntemler görülüyor.

Steve McQueen tarafından çekilen filmde Bobby Sands’ı Michael Fassbender canlandırıyor. Tarih ve dram filmi olarak geçen film yaşamlarını son savaş aygıtı olarak kullanan politik tutsakların direnişini muazzam bir şekilde ortaya koyuyor. Bugün ülkemizde açlık grevine giren bedenlerini Tek Tip dayatması OHAL ve KHK’lar ile birlikte azgınlaşan saldırılara karşı bir direniş mevzisi olarak kullanan devrimcilere yönelik açlık grevi için “talimat aldığını” iddia edenler İrlandalı, Filistinli ve diğer politik tutsakların direnişini hala anlayamamış durumdadır. Ancak her ne kadar tek yöntem olmasa da açlık grevi insanlık dışı uygulamalara karşı insanlığın yaşamı savunuş biçimidir.

Filmi beğenilerinize sunar, “Nuriye ve Semih derhal işlerine iade edilsin” diye haykırarak iyi seyirler dileriz.

 

Bir Özgür Gelecek okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu