GüncelMakaleler

MAKALE | OHAL bölge valilerinden “Süper Valilere” faşizm kaybedecek

Rüzgar şuan onlardan yana esiyor gibi görünebilir ama tarihten bugüne mücadele ve direniş haklılığı rüzgarı hep ezilenden yana estirmiştir, estirmeye de devam edecektir.

OHAL’in ardından hazırlanan ilk kanun teklifinde valilere geniş yetkiler veren kanun teklifi “adalet” komisyonu’ndan kabul edileli çok olmadı daha.

Bu kanun teklifi ile birlikte valilere verilen yetkiler daha öncesinde valiler tarafından kullandığı bir gerçekken buna şimdilik “yasal dayanak” getirerek, valilikleri özerk bir yapı haline getirdiler. Kabul edilen kanun teklifi ile  valilere şüpheli gördükleri kişileri 15 gün şehirden atma, toplantı ve gösterileri engelleme yetkisi verildi. Bununla birlikte valilere hava karardıktan sonra toplantı yasaklama hakkı da tanınıyor.

Bunun gibi valilere tanınan birçok hak 1987 yılında ilan edilip ve 15 yıl boyunca 46 kez uzatılan OHAL döneminde OHAL Bölge Valileri’nden farksız görünmüyor gibi. Özellikle OHAL Bölge Valilerinin çoğunlukla bulunduğu Türkiye Kürdistanı’nda köy yakmaları , yaşam alanlarının boşaltılmasının yanı sıra insanların sürgün edilmesi , gözaltında kaybedilmesi bize yeni süreçte yaşanacaklar hakkında  ipuçları sunmaktadır. Sokağa çıkma süreçlerinde olduğu gibi polisine ve valisine “gerekeni yapın biz sizin arkanızdayız” sözleri ile katliamlara imza atmalarını sağlayan devlet anlayışı bugün bu anlayışa kendi yasalarının zırhına büründürerek koruma altına almak istemektedir.

Yine aynı  şekilde Amed Newroz’unda herkesin gözü önünde vurularak katledilen Kemal Kurkut davasında savcının soruşturma başlatmak istemesi Diyarakır Valisi tarafından yasaklanması valilerin yeni işlevleri göstermekte. OHAL Bölge Valililerin 1990’larda daha çok görev yerleri Türkiye Kürdistanı’yla sınırlıyken yeni kanun ile Türkiye’nin bütün valiler OHAL Valisi olmuş bulunmakta.

Hayri Kozakçıoğlu’nun ruhu yeniden yaşatılmak isteniyor

OHAL Bölge Valilerinden olan Hayri Kozakçıoğlu valilik yaptığı dönemlerde kendisine biçilen yetkiler ile birçok katliama imza atmıştır. Köylülerin katledilmesi gibi adından söz ettiren Kozakçıoğlu’nun yaptıkları halen ezilenlerin hafızalarında silinmemişken devlet geleneği hiç değişmediği gibi aynı yöntemleri kullanmaktan geri durmamıştı. Seçim sürecinde kendilerini desteklemeyeceklerini belirten HDP’li Şenyaşar ailesinin fertlerini katleden AKP’li milletvekili İbrahim Yıldız ve yakınları Vali tarafından koruma altına alınarak Kozakçıoğlu’nun pratiklerini  aratmamışlardır.

Bunun gibi onlarca örnek TC devletinde bulunurken, krizler ile karşı karşıya kaldığı her dönem yöntemleri değişiklik gösterse de temel işlevleri hep aynı kalmıştır. OHAL Bölge Valilerinden günümüze denk süren saldırılar artık baskı altında tutmanın dışında yok etme üzerine hareket etmektedir. Nasıl ki doksanlı yıllarında faili meçhul cinayetlerin baş gösterdiği bir dönemde binlerce insan işkencehanelerde, gözaltında kaybettirildiyse bunun adımları günümüzde yavaş yavaş atılmaktadır. Amed’li iş insanının ve Hurşit Külter’in JİTEM yöntemleriyle kaçırılıp uzun süre haber alınamaması aslında ülke gerçekliğinin bu “uygulamaların” halen uzak yoğun olduğunu gösteriyor. Bu kez “Beyaz Toros” dönemi “Süper yetkili” valilerle yasal kılıfı ile bulunarak devreye girecektir.

Valilerin kentlere giriş çıkışları yasaklaması ve kişileri 15 günlük şehre alınmaması yetkileri toplumsal muhalefetle bağımsız ele alınamaz. Çünkü rüzgarı kendilerinden yana esmediğini düşünenler kendi rüzgarını yaratmanın peşinde anlaşılan ancak ihtiyaç duydukları rüzgar uzun vadede emekçilerden, muhaliflerden yana eseceğinin farkında değiller mi acaba?

Rüzgar şuan Onlardan esiyor gibi görünebilir

Diğer taraftan korkunun, telaşın göstergesidir. Herhangi bir yerde yaşanan katliamı veya bir olayı incelemek ve rapor hazırlamak isteyen demokrasi güçleri valilere verilen yetkiler ile şehre alınmayacak. Böylece yaşananları üstü daha kolay örtülebilecek. Sadece bunlarla değil elbette … Kemal Kurkut vurulmasının ardında adalet sürecinde olduğu gibi Valiler soruşturma izni vermeyeceği gibi yargı da onların kulvarında işlev görecektir.

AKP iktidara geldiği “OHAL’i kaldırdık” naraları atsa da Türkiye süren OHAL’li yıllar tarihine adlarını yazdırmayı başardılar. OHAL’i resmi olarak iki yıl sürdüğünü açıklasalar da yeni yasalarla OHAL ile bütünleşen bir Türkiye yaratmak istiyorlar. Bu yasaları emekçilerin ezilenlerin sesini kısmak sermayelerine sermaye katmak içindir. Rüzgar şuan onlardan yana esiyor gibi görünebilir ama tarihten bugüne mücadele ve direniş haklılığı rüzgarı hep ezilenden yana estirmiştir, estirmeye de devam edecektir.

Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu