Emek

“Hizmet alanla hizmet veren birleşmezse, bu kurumu kaybederiz!”

İzmir: TCDD’nin “hizmet alımı” adı altında özelleştirilmeye çalışıldığı şu günlerde; süreci BTS İzmir Şube Başkanı Bülent Çuhadar’a sorduk.

– İlk olarak, bize yasanın genel içeriğini anlatır mısınız?

Bülent Çuhadar: AKP hükümeti on yıldır demiryolu ulaşım politikalarıyla ilgili Avrupa Birliği’nin dayattığı, kendisinin adına demiryollarının serbestleştirilmesi dediği yasayı zaten çıkarmayı kafasına koymuştur. Fakat bunun da öncesine gitmek lazım; 1995 yılında Boss Allen Hamilton isminde bir rapor yayımlandı. Bu rapor pek çok yaptırımın yapılması gerektiğini “emrediyordu.”

Bunlar neydi; TCDD arazilerinin satışı, kâr getirmeyen tren hatlarının kapatılması, meslek lisesinin kapatılması, taşeronların kapatılması. Bu rapor ilan edildiğinde uygulanmaz diye bir algı vardı.

Bu dönem sendika olarak rayda yürüyüşler düzenleyerek bu raporun bu kurumu ve çalışanları tehdit ettiğini anlatmaya çalıştık. Sonuç alamadık açıkçası… Daha sonra Kanak isminde bir firma bir rapor hazırladı, bir milyon dolarlık. Avrupa Birliği bütçesinden hazırlanan Kanak raporu; Hamilton raporunu bir adım daha ileri götürdü.

Personel hareketlerini de emrediyor; Personel sayısını azaltacaksınız, pek çok iş yerini kapatacaksınız, emekliliğe teşvik prim vereceksiniz diyordu. Bunun da uygulanmayacağı yönünde bir öngörü vardı kurumda. Nihayetinde bunlar da adım adım uygulandı.

Artık bugün geldiğimiz nokta şu; Süleyman Karaman’ın ısrarla adına “serbestleşme” dediği; oysa bizim özelleştirmeden başka bir şey olmadığını bildiğimiz, yasa meclis alt komisyonundan geçti. TCDD güvenli ulaşım aracı özelliğini kaybedecek. Çünkü demiryolu ulaşım sistemi bilgi, birikim, deneyim, tecrübe gerektiren bir iştir.

“Ben bunu özelleştirdim” deyince bu iş oldu-bittiye geliyor. İkincisi, çalışanların iş güvencesi kalmayacak. TCDD Taşımacılık Anonim Şirketi diye bir şirket kurulacak ve çalışanlar, bu şirkete aktarılacak. Buna ek olarak; halkın demiryolu ulaşımı zorlaşacak. Yani pahalı bir ulaşım sistemi haline gelecek.

– Son süreçte “sendikalar yasası” ile sendikasızlaştırma gibi bir tablo söz konusu. Bu sürecin bununla bağlantısı nedir?

– Taşeronlaştırıldığı zaman çalışanların örgütlenmesi zorlaşacak. Burada işçilerin ve emekçilerin birliği ön plana çıkıyor. Fakat bırakın taşeronlaştırmayı, kurum içerisinde aynı şartlarla, aynı statüde çalışanları bile biraraya getirmekte zorlanıyoruz. Bildiğiniz gibi; bu yasaya karşı mücadele etmek için Demiryolu Çalışanları Platformu kurmuştuk biz.

Bu platformda Memur-Sen yok, Demiryol-İş yok. Yasa onların üyelerini de, bizim üyelerimizi etkilediği gibi etkileyecek. Ancak biz mücadele etmeyi tercih ederken, bu sendikal yapılar bu yasayı “devrim” diye nitelendiriyor.

Uzaklara gitmeye gerek yok, çuvaldızı kendimize batıralım. KESK de bu mücadeleye bütünlüklü bakmayı beceremedi. Bugün aldığımız bir habere göre sağlık çalışanları, SES üyeleri 17 Nisan’da greve gidiyorlar. Oysa biz 16 Nisan günü greve gideceğimizi ilan etmiştik. Sendikanın görevi bunları birleştirmek olmalıydı.

– Platforma ve mücadeleye dair öngörüleriniz nedir?

demiryolu-calisanlari-is-birakti 4685 dhaphoto1– Kamu-Sen ile BTS’nin sendikal gelenekleri ve mücadeleye bakışları farklıdır. Ancak bizler biliyoruz ki, bu yasaya karşı ne BTS ne de Kamu-Sen tek başına püskürtecek bir mücadele örebilir.

Farklı geleneklerden gelen iki sendika olsak da, ortak mücadelenin koşullarını zorladık. Yalnızca bu iki sendikanın dışında, kurumda örgütlü dernekler var bizim. Makinistler Derneği gibi, Revizörler Derneği gibi. Bu dernekleri de platforma dahil ettik ve bir deklerasyonla mücadele edeceğimizi ilan ettik.

Yürüyüşümüz 4 gün sürdü. 3 Nisan günü ise Meclis önünde basın açıklamamızı gerçekleştirerek, 16 Nisan günü gerçekleşecek olan grevi kamuoyuna tekrar duyurduk.

Duyduğumuz haberler var tabii. Platform bileşeni bazı yapılar dün ve bir önceki gün açıklama yaparak; platformdan çekildiklerini ilan etmişler. Ancak kim çekilirse çekilsin; biz BTS olarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

– Devlet, yasa ile ilgili olarak TCDD “kâr etmeyen bir kurum” diye bir ifade kullanıyor. Doğru mu?

– Bir ülkenin sosyal devlet olup olmamasının kıstasları vardır. Siz eğer sağlıktan, eğitim hizmetlerinden para kazanmayı düşünüyorsanız; hastayı müşteri, öğrenciyi müşteri olarak görüyorsanız sosyal devlet olma niteliğiniz kaybolur. Demiryolları ulaşımı da böyledir.

Biz halkın ulaşım hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bu hakkın da özel sermayeye terk edilemeyecek kadar da kamusal bir hizmet olduğunu düşünüyoruz. Bu yasa Meclis Alt Komisyonuna gelmeden önce biz; KİK (Kamu İktisadi Kuruluşu) olarak değerlendirilmiştik. Ancak Alt Komisyondaki bir önerge ile adımız değiştirildi. İktisadi Devlet Teşekkülü olarak değerlendirilmeye başlandık. Bu, kuruma kâr etme misyonu biçmektir. Biz demiryolu ulaşımının kâr amaçlı bir ulaşım olmadığını düşünüyoruz.

Eğer demiryollarındaki ulaşım hakkı Ulusoy, Kamil Koç, Sabancı gibi şirketlere devredilirse demiryollarından hizmet alan herkesin, hizmeti daha pahalı ve daha güvenliksiz şekilde alacağını biliyoruz. Son olarak şunu söylemek zorundayım: Demiryolları hizmetlerinin kamu eliyle yapılması; daha güvenli, daha ucuz, daha kolay ulaşılabilir yapılması mücadelesi de; tek başına demiryolu çalışanlarına bırakılamayacak kadar önemlidir. Halkımız bu mücadelede demiryolu çalışanlarına destek olmak zorundadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu