Kadın

Kırmızı elbiseli ve sapanlı kadınlar

31 Mayıs 2013 tarihimize unutulmayacak bir iz bırakacak olan bir hareketin kıvılcımının yangına dönüştüğü gün oldu. Gezi Parkı’nda devlet kodamanlarının dediği gibi “3-5 çalıdan büyük yeşillik” için değil, Taksim’e yönelik yağma ve talan projelerine karşı çıkmak için burada başlatıldı bu direniş. Ve 31 Mayıs sabahı eylemcilere yönelik ardı ardına gerçekleşen polis saldırılarından sonra önce İstanbul, ardından Ankara, İzmir, Antakya, Adana, Dersim ve birçok ilde yüz binleri sokağa döken bir isyan dalgası haline geldi.

Bu isyan dalgasının kuşkusuz en önemli parçalarından biri de kadınlar oldu. İnternetten yayımlanan resimlerde simge haline gelen resimlerde kadınların hep ön planda olması bir tesadüfün değil, bu direnişi örenlerin/emek verenlerin önemli bir kısmını kadınların oluşturuyor olduğu gerçeğinin bir sonucudur. Polisin yüzüne gaz sıktığı “kırmızı elbiseli kadın”dan göğsünü panzerin suyuna siper eden kadına, sapanla taş atan yaşlı kadına kadar bunu görmek mümkün.

Keza Konda tarafından Gezi Parkı eylemcilerinden 4 bin 411 kişi ile yapılan anketin sonuçlarına göre eyleme katılanların % 50.9’u kadın! Bu büyük direniş en başından itibaren kadının isyanıyla yankılandı. Kadın aileye, evlere mahkum etmeye çalışan, kamusal alanları erkeklere ait kılan erkek egemen sisteme karşı sokağa çıktı.

Bu biriken öfkenin yansımasıydı. Gaz-dumanın arasında, gaz sıkan çevik kuvvetin karşısında, tazyikli suyun altında tüm direngenliğiyle, yok sayılmaya karşı öfkesini dışa vuruyordu kadın. Geçtiğimiz yaz aylarında Roboskî’nin kan bataklığında çırpınan Erdoğan’ın, can simidi olarak kadının kürtaj hakkına saldırması sonrasında kadının kaç çocuk doğuracağına, doğurup doğurmayacağına kadar her şeye karışan bu erkek egemen toplumsal baskıya karşı öfkenin bir aşama üstüydü bu kez Taksim direnişi.

Polisin TOMA’sına, gazına karşı göğsünü siper eden, barikatlarda çatışan, mahallelerden kent meydanlarına direnişi örgütleyen kadın; kadın düşmanlığını körükleyen bu zihniyet karşısında barikatları, parkları, meydanları, terk etmedi. Gezi Parkı içerisinde de gönüllülerin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturdu.

Elbette direnişi yalnızca Taksim ile sınırlandırmamak gerekir. Ankara’da kadınların çatışmaların en ön saflarında tüm militanlığıyla yer alması, Antakya’da polis barikatı karşısındaki kadınların öfkeli bekleyişi kadınların bu isyan dalgasında sokağın en önemli parçası haline geldiklerinin göstergesidir.

Tüm bunların yanında isyan dalgasıyla hareketlenen yüz binlerin, hala, öfkesini dile getirirken ve direnişle tarih yazarken bile cinsiyetçi yaklaşımlarından arınamadığını da görmekteyiz. Erdoğan’da somutlanan öfkenin dildeki yansımasının cinsiyetçi küfürlerden oluşması; kadın-erkek, genç-yaşlı binlerce kişi ile panzerin karşısında dimdik dururken cinsiyetçi el hareketlerinin yapılması; halkın güçlü ve yaratıcı mizah duygusunu yansıttığı duvarlarda yine erkeği yüceltip, kadını aşağılayan küfür ve işaretlerin olması; toplumsal cinsiyet sorununun halk isyanları, ayaklanmaları, devrim süreçleri gibi dönemlerde dahi bizim başımıza bela olacağının bir kanıtıdır. Bunca ihtişamlı bir direniş karşısında meseleye “tali”, “sırası mı şimdi” diye bakmak, direnişin ruhundaki en önemli meselelerden birini kaçırmak demektir. Zira bu direniş özellikle de “kültürel-sosyolojik dönüşümü” de içerdiği için bu kadar güçlüdür. Ki tam da bu noktada özellikle İstanbul ve İzmir’de cinsiyetçiliğe karşı yapılan eylemler, hiçbir vakit kadın bakış açısını elden bırakmamanın gerekliliği olarak ortaya çıkmış ve kitlenin dönüşümü açısından önemli etkiler yaratmıştır.

Artık yok sayılmanın canına tak ettiği kadın; emeğinin güvencesizleştirilmesine ve görünmez kılınmasına, kürtaj tartışmalarıyla bedenine müdahale edilmesine, insandan sayılmamasına, toplumu muhafazakarlaştırma politikalarının kadın üzerinden hayata geçirilme çabalarına karşı sokağa çıktı. Yüz binlerce kadın, Erdoğan’ın istifasını isterken, aslında kişisel olarak Erdoğan’ın istifasından çok, Erdoğan’ın politikalarının istifasını istiyordu. Ve “Tayyipsiz, tacizsiz yaşam için sokaktayız” diyordu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu