Güncel

HDK Ortadoğu Konferansı Sonuç Bildirgesi

Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) 20 – 21 Ekim tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde iki gün süren “Ortadoğu Konferansı”nın 13 maddelik sonuç bildirgesinde bölge halklarının mücadelesinin birliği için çağrı yapıldı.

Konferansın sonuç bildirgesi üzerine çeşitli itirazlar olsa ve bazı noktalarda değişiklikler olacağı belirtilse de konferansta deklere edilen sonuç metni şöyle:

“20-21 Ekim 2012 tarihinde Türkiye İstanbul’da Halkların Demokratik Kongresi tarafından düzenlenen ve beş oturum halinde Mısır, Tunus, Fas, Lübnan, Filistin, Ürdün, İran, Irak, Suriye, Türkiye ve Almanya’dan çeşitli milliyetler ve partilerden temsilcilerin katılımıyla toplanan Konferansımız başarıyla tamamlanmıştır.

Ayağa kalkan Arap halklarının mücadeleleri ve Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale kapsamında bu ülkede çatışmaların hala sürmekte olduğu ve bölgedeki bütün ülkelerde ve özellikle Türkiye’de güçlü biçimde süren Kürt özgürlük hareketinin diğer özgürlük hareketlerini de etkileyerek ilerlediği koşullarda toplanan Konferansımız, yürüttüğü canlı tartışmaların ardından;

1. Temelinde halkların ekmek, eşitlik, adalet ve özgürlük özlemleri bulunan Arap ayaklanmalarının ilerici ve demokratik içeriğini bir kez daha teyit eder.

2. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da halkların bu mücadelelerinin, emperyalizm ve yerli egemen sınıfların oluşturduğu işbirlikçilerinin işsizlik, yoksulluk ve sefaletin derinleşmesi gibi sonuçlar doğuran, halkların çalışma ve yaşam koşullarını olağanüstü kötüleştiren neoliberal politikaları ve bu politikaları halklara dayatmanın aracı olan otokratik rejimleri hedef aldığı konusunda Konferansımız fikir birliği halindedir.

3. Konferansımız, Tunus ve Mısır’da Batılı emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda ülkelerini yöneten Bin Ali ve Mübarek‘in otokratik diktatörlüklerinin devrilmelerinin ardından emperyalistlerin egemenliklerini sürdürmeye yönelik yeni taktik ve politikalarına dikkat çeker. Bununla birlikte devrimi sürdürmek, özgür ve adil bir toplum yaratmak için mücadele eden halklara desteğini ifade eder.

4. Batılı büyük devletler, yalnızca bu iki ülkede değil, ama bütün bölgede yeni siyasi işbirlikçiler edinerek dayanaklarını genişletmeye girişmişlerdir; bu yeni dayanaklar arasında özellikle neoliberal politikaları benimseyen İslamcı hareketler önem kazanmıştır.

5. Arap halklarının ayaklanmalarını fırsat bilerek “zalimlere karşı” “demokrasi” söylemleriyle Libya’ya açık askeri müdahalede bulunan Batılı büyük devletler, Suriye’de de farklı seçenekleri denemektedir.

6. İran’la stratejik ittifak halindeki Suriye Esad rejimi yeterince güçlü olduğu ve Rusya ve Çin tarafından da desteklendiği için bu ülkeye açık müdahalede bulunamayan Batılı emperyalistlerin Suriye’ye yönelik müdahale planlarının merkezinde Türkiye vurucu güç olarak bulunmaktadır. Türkiye, bu politikadan derhal vazgeçmelidir. Bu kapsamda, bütün halklar için ortak bir tehdit olan ve özellikle Türkiye’de bulunan tüm NATO üsleri kapatılmalıdır.

7. Başlangıçta izlediği “kardeşim Esad” politikasından “zalim Esed” politikasına geçen ve Suriye’deki silahlı çetelere açık destek vermekle kalmayıp, onları siyasal olarak Suriye Ulusal Konseyi ve silahlı olarak da Özgür Suriye Ordusu adı altında örgütlemeye girişen Türkiye’deki AKP Hükümeti, onları her türlü aracı kullanarak silahlandırmakta, karargâh, üs, eğitim, lojistik, yönetsel koordinasyon sağlamaktadır.

8. Konferansımız, başta ABD olmak üzere Batılı büyük devletlerle birlikte Türkiye’nin Suriye’ye ve ardından İran’a karşı askeri müdahale hazırlıklarını, bölgede ve dünyada yeni bir savaşın habercisi olarak görmekte ve şiddetle kınamaktadır. Kalıcı ve adil bir barış için yürütülen bütün mücadelelere desteğini ilan etmektedir.

9. Yine Konferansımız,  başta ABD olmak üzere, emperyalist büyük devletlerle el ele Türkiye’nin izlemekte olduğu mezhep ayrımcılığına dayalı Suriye politikasının halkları birbirine düşürüp düşmanlaştırıcı karakteri karşısında halkları uyanıklığa davet eder. Suriye’de “ya Esad, ya emperyalist müdahale” biçiminde çıkmaza sokulan çözüm yolunu tümüyle reddederek, bunlardan tamamen farklı ve bunlara karşı, halkçı, demokratik ve laik bir muhalefetin halkların çıkarlarına uygun olduğunu ifade eder ve destekler. Bu nitelikte bir muhalefetin gerek Suriye halklarının gerekse bölgedeki bütün halkların öz çıkarlarına uygun olduğunu vurgular. Konferansımız, özgür, bütün halkların kardeşçe kendi kaderlerini tayin etme hakkını kazandıkları, demokratik ve bağımsız bir Suriye talebini ve bu yöndeki mücadeleleri destekler.

10. Konferansımız, dışarıdan beslenip örgütlenen, halktan kopuk ve halka rağmen yürütülen ve gerçek halk muhalefetlerinin sindirilmesinde rol oynayan eylemlere değil, halkların kendi kaderlerini ellerine almaya yönelik kitlesel eylemlerine desteğini açıklar. Konferansımız bu kapsamda, Batı Kürdistan’da Kürt halkının kendi kaderini tayin ve özerk yönetimini kurma mücadelesi ile İsrail Siyonizm’ini hedef alan bağımsızlık mücadelesini sürdüren Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu ilan eder. Filistin’in İsrail tarafından işgal edilmiş topraklarının tümünün koşulsuz terk edilmesinin, bağımsız ve egemen bir devlet olarak statü kazanmasını ve BM üyesi olmasının bölgedeki bütün halkların çıkarlarına olduğunu kabul eder.

11. Bütün bölgede özellikle kadınlara yönelik her türden cinsiyetçi baskı ve şiddetin, yaşanan politik ve sosyal koşullarla doğrudan ilgili olduğu tespitinden hareketle, her devrimci ve muhalif demokratik hareketin kadınların, kazanımlarının korunmasına eşitlik, özgürlük ve kurtuluş taleplerine özel bir önem vermesi gerektiğine işaret eder. Konferansımız, Ortadoğu’daki halk mücadelesinin en önemli parçası olan kadınların özgürlük mücadelesini destekler. İsrail cezaevlerindeki Filistinli mahkûmları selamlar.

12. Türkiye cezaevlerinde sürdürülen açlık grevlerinin, halklarımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu kabul eder, tutsakların taleplerini benimser ve destekler.

13. Konferansımız, burada kendisini gösteren halkların mücadele birliği özleminin ve ortak kaderlerine sahip çıkma azminin örgütlü biçimde sürdürülmesi, konferansın yeni koşullarda tekrarlanması dileğindedir.

 

Kaynak: bianet

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu