MakalelerPusula

Görev

Görev ve sorumluluk üzerine çokça tartışma yürütülmesine, genel olarak “görevin büyüğü küçüğü olmaz”, “görevse yapılır” gibi vurguların altı çizilmesine karşın görev ve sorumluluk üzerine halen algı düzeyinde problemleler yaşandığı gerçektir.

Verilen görevi beğenememe, küçümseme, doğru görmeme veya abartma şeklinde ortaya çıkan sorunlar doğallığında sorumluluk üstlenme veya sorumluluğu taşıma noktasında problemler yaratmaktadır ve açık ki bütün bunların devamı göreve itiraz noktasıdır. Görevin yerine getirilmemesidir. Sınıf mücadelesinin militan ve kadrolarının önüne koyduğu görevler çeşitli ve çok yönlüdür. Basitten karmaşığa küçükten büyüğe birçok aşamayı ifade eder. Her özgül koşulda haklı bir biçimde karşımıza çıkar. Sorun göreve göre şekillenmek, görevi bilince çıkarmaktır.

Göreve göre şekillenmek ne demektir? İlk önce; alınan görevin içeriğine dair kafa yormak, pratik adım atmak için verilen görevi tek bir yönüyle değil birçok yönüyle ele alıp yerine getirilmektir. Örneğin yayın dağıtımını üstlenen bir yoldaş aldığı bu görevin içeriğini kavramadan, kafa yormadan işe giriştiğinde görevin yerine getirilişi veya algısı tek yönlü olacaktır. Doğal olarak görev yerine getirilmemiş olacaktır. Oysa yayın dağıtımının tek başına tiraj meselesi olmadığı, kitleleri devrim mücadelesinde bilinçlendirme ve örgütleme aracı olduğu pratiğin seyri içinde bilince çıkarıldığında alınan sorumluluk içinde özne konumunu elde etmiş oluruz. Böyle olmadığında kitlelerin beklentilerimize yanıt vermediğini söyler ya bu görevi küçümseriz ya da yayının işlevi hakkında olumsuz düşüncelere kapılırız.

Tam da bu noktada dönüp kendimize bakmamız, yetersizliklerimizi inceleyip sorgulamamız gerekir. Görevle bütünleşemeyen yönlerimizi açığa çıkarıp bunu aşmak için adımlar atmak gerekir. Aksi takdirde görevi yapmamanın bahanesi çoktur. Görevi yapmanın ise bilinçle, kavrayışla alakası vardır. Bilinç dediğimiz şey tanımak, kavramak ve uygulamaktır. Yayın dağıtımı küçük bir örnektir. Asıl olan sınıf mücadelesi içerisinde tüm benliğimizle yer alabilmek, gelişmek ve geliştirmektir. Militan ve kadrolar aldıkları görevler içerisinde gelişirler ve sınıf mücadelesi görevler toplamıdır. Görev örgütlemek, eylem yapmak, yük taşımak, nöbet tutmak, yazı yazmak, kitlelere gitmek vb. vb. hepsi bir görevdir. Ve yerine getirilmesi sorumluluk gerektirir.

Sorumluluk ise bilinçtir. Kavrayış düzeyinin yükseltilmesidir. Bilinç denilen unsur ise tek başına o konu hakkında taşınan istek, arzu değildir. Onun hakkında ayrıntılı bilgilenme, bunun üzerinden kavrama ve uygulama sürecidir. Uygulama sürecine sokulmayan veya yerine getirilmeyen, yetersiz bir şekilde yaşama geçirilen her görevde bilinçlenme sorunu dahası ideolojik temelde bir problem vardır. Görevin doğruluğuna inançsızlık, Demokratik Halk Devrimindeki rolüne dair kavrayış geriliği vardır. Eğer devrimciysek, sınıf mücadelesi içinde iddia sahibiysek devrimciliğimizin ve iddiamızın sınandığı yerler en başta görev aldığımız yerlerdir. Görevimizi ne kadar tam yerine getiriyorsak kriterimiz budur.

Her görev bir politikadır. Teorimizin doğruluğunu yaşam bulduğu nesnel alanlardır. Bugün MLM evrensel teorisini uygulama biçimi Halk Savaşı teorisidir. Halk Savaşının ülkemizde yaşam bulmasının koşulu bizlerin Halk Savaşı stratejimizin önümüze koyduğu görevleri bilince çıkarıp önce kendimiz olmak üzere yakın çevremizde görev bilinci ve şekilleniş yaratıp, aldığımız her görevi yerine getirmemizdir.

Bir fabrikada çalışma yürütürken bu göreve yaklaşımız hangi temeldedir? Görevimiz mesai saatleri içinde işçilerle kurduğunuz ilişkiyle mi sınırlıdır yoksa daha komplike bir ele alışla işçilerin yaşamlarının bütününe dair, onu yaşamının her ayrıntısında tanıma ve bunun üzerinden ilişkilenme ve örgütleme yapma gibi görevlerimiz mi vardır? Çalışma yürüttüğümüz alanlarda görev ve sorumluluk bilincini yaşam tarzı haline getirmeliyiz.

Çiğdem Yılmaz yoldaşımızın görevler karşısındaki duruşu hepimize örnek olmalıdır. Yerine getirilmesi gereken görevler ortaya çıktığında ve onun o görevde adı anılmadığında “neden ben o görevde yokum?” diye soran, görevlere ilk başta kendisini öneren yaklaşım ve bilinç açıklığını örnek almak, şehitlerimizden bu yönüyle de öğrenmemiz gerekmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu