GüncelMakaleler

HALKIN GÜNDEMİ | Dikmece Köylüleri: “Bir Mağduriyet Giderilirken Başka Bir Mağduriyet Yaratılıyor!”

TOKİ adı altında topraklarının gasp edilmesine karşı direnişte olan Dikmece köylülerinden Betül ve Avukat Seher Dursun gazetemize konuştu.

6 Şubat depremini en ağır şekilde yaşayan kentlerden biri olan Antakya’da halk şimdi de kamulaştırma adı altında toprağından ediliyor.

Devlet, geniş hazine arazileri olmasına rağmen pek çok bölgede ederinin çok altında bir bedelle zeytinliklere ve tarım arazilerine el koyuyor. Bu el koymaların yaşandığı yerler ise çoğunlukla Arap Alevi nüfusunun olduğu yerler. Gülderen’de başlayan çalışma şimdi ise Dikmece köyüne sıçramış durumda. Köylülerden edindiğimiz bilgiye göre Kuzeytepe ve sonrasında da Samandağ da benzer projeler yaşama geçirilecek. TOKİ adı altında topraklarının gasp edilmesine karşı ise Dikmece köylüleri direnişte. Biz de bu süreci köylülerden Betül ve Avukat Seher Dursun ile konuştuk.

– Zeytinliklerin kesilmesi ve tarım arazilerinin imara açılmasına karşı köylülerin bir direnişiniz söz konusu. Sen neler söylemek istersin bu konuda?

Betül: Acil kamulaştırma adı altında geçim kaynaklarımız, tarım arazileri ve zeytinliklerimiz alınmak isteniyor. Bunlar bizim tapulu mallarımız. Ama bizim haberimiz ve onayımız olmadan çalışmalara başlandı.

Önce Gülderen köyünde başladı çalışmalar, biz gece haberlerde gördük, sonra köyümüze sıçradı. Böyle yavaş yavaş her köyden alınıyor ama en çok Dikmece toprakları alınıyor. Oysa Dikmece’nin geçim kaynağı bunlar. Ben dört çocuk annesiyim, bizim bir buğday tarlamız var biz yıllık mahsulümüzü oradan alıyoruz. Buradaki köylülerin çoğu topraktan geçiniyor. Biz dışarıdan zeytin yağı almıyoruz, buradaki zeytinlerimizden zeytinyağı ihtiyacımızı karşılayıp kalanı da satıyoruz. Ben çocuklarımı bu topraklardan büyütüyorum. Köyün yüzde 99’u böyledir.

– Neden burası seçildi sizce?

– Biz de bu soruyu soruyoruz kendimize. Çoğu konutun Dikmece’de yapılacağını haritalardan görüyoruz. Ev tapusu düşen köylülerimiz de oldu. Biz zaten çok büyük bir felaket yaşadık, çok büyük kayıplarımız oldu ve köylülerimizin çoğu hala çadırda yaşıyor. Şu an bizim tutunacağımız tek şey bu topraklar, bu ağaçlar. Dikmece’nin yerlisi çoğu yurtdışına gidip çalışıyor. Arabistan, Katar, Dubai gibi Arap ülkelerine gidip çalışıyorlar. Onların alınteriyle kazanılmış, alınmış tarlalar bunlar. Çocuklarının geleceği burası.

Şu an direniş çadırı kurduk. Şehir dışından desteğe gelenler oluyor. Orada toplanıp basın açıklaması yapıyoruz. Topraklarımızı bırakmayacağız.

Birlikte halk olarak, Dikmece halkı olarak neler yapabileceğimizi düşünüp birlikte karar almaya çalışıyoruz. Geçen köylülerimiz Ankara’ya gitti.

– Evet, orada görüşmeler yapılmış, nasıl geçmiş görüşmeler?

Orada bazı sözler verildi. Dikmece topraklarının tekrar değerlendirileceğinin, projenin yeniden gözden geçirileceğinin sözünü aldık. Geçim kaynağımız olduğunu ve çoğu zeytin ağacının asırlık olduğunu söyledik.

– Bu sözü kimden aldınız?

– Milletvekillerinden Hüseyin Yayman’dan (AKP Hatay Milletvekili) aldık. Köylülerimizin önünde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı aradı ve bize gelip ziyaret edeceğini ve bizi mağdur etmeyeceğini söyledi. Kendi çabamızla gittik oraya. Halkımızın hepsi, köylülerin hepsi ayakta. Bu toprakları bırakmayacağız, hepimiz bu toprakların peşindeyiz. Evlerini kaybeden hemşehrilerimizin mağduriyeti giderilirken başka bir mağduriyet yaratılıyor. Bizim köy çevresinde, bizim köyde bir sürü hazine arazisi var. Ve oranın zemini de uygun, bizim tarlalarımızdan, zeytinliklerimizden çok çok daha iyi.

– Burada zeytinlikler imara açılıyor, Akbelen’de de orman madene açılıyor. Onlar da gelmişti Ankara’ya…

– Aslında aynı mücadeleyi veriyoruz. Toprağımız, havamız, suyumuz, ağaçlarımız, çocuklarımızın geleceği için aynı mücadeleyi verdik. Biz üzgünüz, büyük bir felaket yaşadık daha yasımızı tutamazken daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Ama kararlıyız, topraklarımızı canımız pahasına da olsa bırakmayacağız. Bütün kamuoyunun bize destek olmasını bekliyoruz. 

“Köylüler zeytinliklerini ve tarım arazilerini vermek istemiyor!”

– Zeytinliklerle ilgili Dikmece’de verilen mücadele, hukuki olarak ne boyutta?

– Avukat Seher Dursun: Depremden hemen sonra bir üç ya da dört gün içinde biliyorsunuz OHAL ilan edilmişti. Sonrasında da bir genelge yayınlandı. Bu genelge ile Acele Kamulaştırma yapılabilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yetki verdi Cumhurbaşkanı. Acele kamulaştırmanın normal kamulaştırmadan farkı şu; Normal kamulaştırmada devlet bir yeri kamulaştıracağı zaman o yerin sahibine tebligat çıkarıyor, bilgi veriyor. On beş gün askı süresi oluyor. İtiraz süresi oluyor bunun. Bu süreler içerisinde itiraz edebiliyorsunuz. Eğer orayı bedeli karşılığında satmak istemiyorsan itiraz edebiliyorsun, dava açabiliyorsun. Böyle hukuki yolları var. Acele kamulaştırmada bunların hiçbiri yok. İtiraz hakkın yok, dava açamıyorsun. Devlet çıkardığı bir genelgeyle senin arsanda olsa tarla da olsa el koyabiliyor ve itiraz hakkın yok sana bir bedel veriyor. Sadece bu bedele itiraz edebiliyorsun.

Şu anda da köylülerden bir kısmına bu para yatmış durumda ama bu parayı çekemiyorlar. Köylüler çoğunlukla zeytinliklerini ve tarım arazilerini vermek istemiyor. Çünkü hem geçimlerini buradan sağlıyorlar. Hem de söyledikleri de şu; “Buralar yapılaşmaya aslında uygun değil. Biz arsamızda bir ev yapmak istediğimizde devlet bize buranın SİT alanı olduğunu, yapılaşmaya uygun olmadığını söylüyor. Bize izin vermiyor. Ama şimdi kendisi buranın yapılaşmaya uygun olmadığını söylediği yerlere ev yapacağını söylüyor.”

Hukuki yönden de dediğim gibi sadece bedele itiraz hakkı var. O yüzden aslında hukuki olarak bir dava süreci henüz yok. Kamu yararı adına buralara el koyuyor devlet, Acele Kamulaştırma kararı veriyor. Burada kamu yararının olmadığıyla ilgili başvurular yapılabilir üzerinden bir tartışmamız var. Buraya Hatay Barosu da geldi bilgilendirme yaptı. Ancak bu da uzun bir süreç olacak ve kamu yararı da bildiğiniz gibi aslında muğlak bir kavram. Devlet şunu söylüyor; “Biz buralara TOKİ yapacağız, evleri yıkılan insanları yerleştireceğiz.” Bazı insanlar da “buna niye izin vermiyorsunuz?” gibi yorumlarda bulunuyor. Ancak bu insanların tek geçim kaynağı bu zeytinlikler ve tarım arazileri. Daha üst kısımlarda devlet hazinesine ait daha sağlam yapılı yerler olduğunu söylüyor köylüler, devletin buralara gitmesini istiyorlar.

– Meclis’te bir olağanüstü toplantı kararı alındı ve yapıldı, köylüler oraya gittiler. O görüşmelerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

– Birçok partiden vekil gruplarıyla görüşmeler yapmışlar. Sorunun çözüleceğini söylemiş partilerin çoğu. Hatta “merak etmeyin, siz şimdi köyünüze dönün biz bunları halledeceğiz, talepleriniz doğru, devlet hazinelerinde bunların yapılması için projeyi tekrar gözden geçireceğiz” gibi söylemlerde bulunmuşlar. Ama tüm bunlar olurken arazilerde zemin etütleri devam ediyor, kepçeler çalışıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu