Makaleler

“Fiili, meşru mücadeleye her zamankinden çok ihtiyaç var”

Örgütlenmeye, sendikalaşmaya dönük saldırılar “Yeni Sendikalar Yasası” adı altında devam ediyor. Taşeronda çalışan binlerce işçinin sendika üyeliğinin kabul edilmemesi ile işçiler, sendikal mücadeleden koparılmak isteniyor.

Bizler de dayatılan sendikasızlaşmaya, örgütsüzlüğe karşı yükselecek mücadeleye kendi cephemizden bir ses katmak amacıyla başlattığımız ancak geçen sayımızda ara vermek zorunda kaldığımız röportaj ve söyleşilere devam ediyoruz.

Birleşik-Metal İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri: Seyfettin Gülengül: “Sarı sendikalar taklit yaparak kopuşun önüne geçemeyecekler”

Yeni Sendikalar Yasası” Birleşik Metal- İş’i etkiliyor mu?

– Bilindiği üzere 06.11.2012 tarihinde kabul edilen ve bir gün sonra resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanununda yapılan yeni düzenleme ile sendikaların kurulu bulunduğu işkolunda üye sayıları o işkolunda çalışan işçi sayılarının en az yüzde üç üye şartı, Ekonomik ve Sosyal Konsey’e üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları için Ocak 2013 istatistiğinin yayımı tarihinden 01/07/2016 tarihine kadar yüzde bir, 01/07/2018 tarihine kadar yüzde iki olarak bu tarihten sonrası içinde yüzde 3 olarak uygulanacaktır.

Sendikamızın bu yasanın ilgili maddelerine göre yani yüzde bir ve yüzde iki ile ilgili herhangi bir sıkıntısı bulunmamaktadır. İşkolumuzda en son yayımlanan istatistiklere göre yaklaşık bir milyon üç yüz bin çalışan görülmektedir ve bizim üye sayımız şu an itibari ile yasanın aradığı yüzde bir ve yüzde iki çoğunluğu mevcuttur. Ancak 2018 yılı sonrasında üye sayımız şu anki sayılarda kaldığı takdirde yüzde 3 ile bir sıkıntı olabilir.

Ama sendikaların örgütlendiklerinde en çok sıkıntı yaşadıkları noter ücretleri–noter şartının bu yıl sonu itibari ile kalkacağı bilinmektedir dolayısıyla o zamana kadar bu sıkıntımız da ortadan kalkacaktır. Zaten son yılların en çok örgütlenen sendikasıyız. Noter sonrasında daha çok örgütlenme yapacağımızı, daha çok büyüyeceğimizi biliyor ve hedeflerimizi belirliyor, program dahilinde çalışmalarımızı yapıyoruz.

– Bu yasa ile amaçlanan nedir sizce?

– Bu yasa özünde mücadeleci sendikaların önünü kesmek için düzene ayak uydurmuş düzen sendikalarının varlığını sürdürmeyi amaçlamıştır.

Bakıldığında açıkça bu görülecektir. Birçok işkolunda tek sendika vardır ve olumsuzluklar ile mücadele edip etmedikleri ve üyelerinin durumu ortadadır. Yeni yasa yüzde 10’u yüzde 3’e düşürmüş gibi görünse de aslında çalışan sayıları arttığı için bu yüzde 3, yüzde 10’dan fazla olarak uygulamada görülmektedir. Yani düzen sendikalarıyla aynı işkolunda yeni bir sendika kurulması, o işkolunda çalışan işçi sayısının yüzde 3’ünü üye yapması ve dönüp mücadele etmesi mümkün müdür? Değilse -ki öyle görülüyor- o zaman bu yasa birilerini korumak, kollamak için çıkarılmıştır denilebilir.

– Yasaya karşı neler yapılmalı? Neler yapılabilir?

– Bütün mücadeleci kesimlerin emekten yana, haklardan ve halklardan yana herkesin birlikte işkolu ayırt etmeksizin ilgili sendikalarda topyekun örgütlenme yapması kaçınılmazdır. Tek tek lokal eylemler, karşı duruşlar ya da sendikaların tek başlarına örgütlenmeleri yetmiyor, birlikte ortak çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Kimsenin diline, inancına göre ayrıştırılmaması, alanlara birlikte çıkabilmeyi sağlayacak ve daha güçlü karşı duruşların eylemselliklerin gerçekleştirilmesine yarayacaktır. Ancak o zaman çıkarılmış olan bu ve bunun gibi yasal olumsuzluklar yeniden düzenlenebilecektir.

 

Sendikamızın adı direniş, işgal ve grevle anılmıştır”

– Metal sektörü üzerine konuşursak, bu sektörde örgütlenmenin zorlukları ve önemi nedir?

s gulengul– Metal sektörü çalışan sayısı, işkolunun çalışma koşulları, ağır sanayi olması ve daha birçok nedenden dolayı en önemli işkollarından biridir. Yine işverenlerin de en örgütlü işkollarından biridir. İşverenlerin örgütü olan ve hükümetleri oluşturan geçmişte (Turgut) Özal’ı yetiştiren MESS’e karşı DİSK/Maden-İş mücadelesi tarihte yerini almıştır. DİSK’in kurulmasına da ön ayak olan o günlerden bugüne mücadelenin en önünde yer alan işkollarından biridir. Olumsuz yasal düzenlemelere işverenlerin hırçın, akıl almaz saldırılarına karşı mücadele eden Maden-İş, Otomobil-İş ve bu iki sendikanın birleşmesinden doğan Birleşik Metal-İş’in adı dünden bugüne hep direnişler, işgaller ve grevlerle anılmıştır.

Resmi rakamlara göre yaklaşık 3 milyon işsizin olduğu, iş bulabilenlerin asgari ücrete şükreder hale geldiği, bölgesel asgari ücretin tartışıldığı, taşeron sisteminin ez azgın biçimde çalışanları sömürdüğü, kayıtlı çalışanlar kadar da kayıt dışının olduğu bir ülkede örgütlenmenin zor olduğunu hepimiz bilmekte ve yaşamaktayız.

Bizden kurtulmak için her yolu denerler”

– Türk Metal- İş’ten Birleşik Metal- İş’e geçişleri anlatır mısınız? Geçişlerden kaynaklı nasıl bir tepkiyle karşılıyorsunuz?

– Biz örgütlendiğimizde işverenler örgütlülüğümüzü dağıtmak ve bizden kurtulmak için her yolu denerler. Yapamadıklarını gördüğü anda da bu sarı sendikayı kendileri fabrikaya davet eder, noteri de çağırır, hatta noter masraflarını karşılar, çalışanları bu sendikaya üye yapar ve istedikleri gibi yönetirler.

İlk başlarda sendikaya üye olduğunu düşünen işçiler bir müddet sonra işverenin daha çok baskısına maruz kaldığında yapacak çok bir şeylerinin olmadığını da görüyor, istifa edip ayrılmaya kalkınca da işten atılıyor.

Bu 1980’den beri böyle. İşverenler bu yapıyı hep sendikamıza karşı kullandı. Fakat son zamanlarda uzun çalışmalarımız sonucunda Bursa’da Bosch işyerlerinde çalışan işçiler, Gebze’de Cengiz Makine işçileri topluca üyesi oldukları sendikadan istifa ederek sendikamıza üye olmuşlardır.

Bu sarı sendikanın tek başına olmadığını, yanında işverenler ve örgütlü yapıları, kendi oluşturdukları ve onlar lehine karar veren iktidarları olduğunu bu son örgütlenme çalışmalarımızda bir kez daha herkes görmüş oldu. Örgütlenme çalışmalarımız sonucunda en çok büyüyen sendikayız ve bu çalışmalarımız devam etmektedir. Bu sarı yapıdan bize geçişler de her zaman, her türlü zorluğa rağmen devam edecektir ki şu an görüştüğümüz işyerleri de vardır.

Son olarak şunu söylemek istiyorum; korku duvarı yıkılmıştır, sarı sendikalar taklit yaparak kendilerinden kopuşların önüne de geçemeyeceklerdir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu