Makaleler

Bila sond û ehd be em dê nav û Şanê de bidin jiyandin!

And olsun ki adını, şan olsun ki andını YAŞATACAĞIZ!

Sınıf mücadelesinin ağır gündemleriyle Newroz’a yürüyoruz.  Kürt halkının isyan ve direniş günü Newroz, kuşku yok ki yine büyük ve görkemli bir coşkuya ev sahipliği yapacak.

Kürt ulusu kendisine dayatılan imha, inkar ve asimilasyon karşısındaki duruşunu bir kez daha ortaya koyacak, zalimler ve sömürücü zorbalarla isyanın, direnişin ve ateşin dilinden konuşacak.

Newroz bu yıl aynı zamanda özel bir buluşmaya tanıklık edecek. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 40. yıldönümüne atfen gerçekleştirilecek kampanyanın ilk kıvılcımı Newroz’da çakılacak.

Newroz ateşi bu yıl Kaypakkaya’nın isyan ateşiyle her zamankinden fazla beslenecek, zalimlerin yüreğine daha büyük bir korku salacak.

40 yıl önce Türk hakim sınıfları Kaypakkaya’yı katletmekle yetinmediler aynı zamanda onu yığınlardan gizlemek üzere sistematik bir politika geliştirdiler. Kaypakkaya’nın “ihtilalci komünizmin en tehlikeli temsilcisi olduğu” tespitini yapan egemen sınıfların başka türlü davranması da beklenemezdi.

Ancak sınıf mücadelesi gerçeği Kaypakkaya’nın yok edilemezliğinin kanıtı oldu.

Zira o, Marksist-Leninist-Maoist dünya görüşüne ve bu çerçevede ülkemiz gerçekliğine yönelik doğru tespitlere sahipti. Bu yüzden yok olmak şöyle dursun; geçen süre içinde daha geniş işçi ve emekçi yığınlarına ulaştı. Onun komünist önderliğinde, ardılları 40 yıllık şanlı  bir savaş, mücadele ve direniş pratiğini geride bıraktı.

Kürt Ulusal Sorunu ve Şovenizmle Hesaplaşma

Mustafa Suphi’den sonra yaşanan 50 yıllık suskunluğu parçalayan, her türlü revizyonist ve reformist çizgiyle keskin bir hesaplaşma içine giren Kaypakkaya, ülkemiz devrimini
n yolunu çizdi. Kaypakkaya o güne kadar kimsenin dile getirmeye cüret edemediği gerçekleri yüksek sesle haykırdı.

Özellikle Kürt ulusal sorunu konusunda çağının ilerisinde bir kavrayışa ve pratiğe sahip olan Kaypakkaya, şovenizmle hesaplaşma bağlamında da komünist bir duruş sergiledi.

Kaypakkaya’nın bugün sınıf mücadelesinin hemen her alanında varlığını olanca ağırlığıyla hissettiren Kürt ulusal sorunu karşısında aldığı tutum özel bir ilgiyi hak ediyor. Kampanya’nın 21 Mart’la başlamasının temel esprisi de Kaypakkaya’nın bu sorunda işaret ettiği bilimsel gerçekler ve ardıllarına yüklediği sorumluluklardır.

Bugün AKP hükümeti eliyle “çözüm” süreci adı altında Kürt ulusunun bedeller pahasına elde ettiği kazanımlara saldıran Türk hakim sınıfları, kuşku yok ki Kürt Ulusal Hareketi’ni tasfiye etmenin peşinde.

Bu saldırganlığa da bir yanıt olacak biçimde,  Kaypakkaya’nın soruna dair kavrayışını güncel gelişmeler ışığında yeniden ve yeniden inceleyecek, somut görevlerimize yoğunlaşacağız. Sınıf mücadelesinin bu cephesine komünist bilinç vakit kaybedilmeden daha etkili bir şekilde taşınmalıdır. Bu anlamda özelikle T. Kürdistanı’nda, kampanyanın güçlü bir moral ve motivasyon eşliğinde yürümesi önemli.

Kaypakkaya Günceldir!

Kaypakkaya, prolateryanın bayrağını dağların doruklarından göndere çekerek komprodor burjuvazi ve toprak ağalarına meydan okudu. O devrimci mücadeleye başladığı ilk günden itibaren işçi sınıfı ve yoksul köylülerin mücadelesine büyük ilgi duydu. İşçi ve köylü eylemleri, grevler ve direnişlerden sentezlediği gerçekler onun düşüncelerinin temelini oluşturdu.

newrozKaypakkaya, proletaryanın devrimdeki önderlik rolüne dikkat çekerek biz ardıllarına da açık bir çağrıda bulundu. İşçi sınıfının kölece çalışma koşullarına mahkum edildiği, taşeronlaştırma ve esnek çalışmanın çığ gibi büyüdüğü, köylülerin açlıkla terbiye edilmek istendiği günümüz koşullarında bu çağrı daha büyük bir anlam kazanmaktadır.

Kampanya, işçi sınıfı ve emekçilerin, köylülerin insanca bir yaşam ve özgür bir gelecek mücadelesiyle daha fazla buluşacağımız, bu eksende misyonumuzu ve bakış açımızı bir kez daha gözden geçireceğimiz bir mücadele arenası olmalıdır.

Kaypakkaya’yı güncele etkin bir müdaha bağlamında irdelemek, buradan hareketle daha hızlı ve cüretli adımlar atmak zorundayız.

Beynimizde bilinç, yüreğimizde cesarettir Kaypakkaya!

21 Mart’ta başlayacak, 24 Nisan’da vites büyütecek, 1 Mayıs’ta kitlesel bir boyut kazanacak ve 18 Mayıs’ta Çorum’da yapılacak mezar anması ile  sona erecek olan kampanya,  iki ay boyunca önemli bir gündemimiz olacaktır.

Suriye’de yaşanan gelişmeler, Kentsel Dönüşüm saldırısı, kadına yönelik şiddet ve kadın emeğinin sömürüsü, halk gençliğinin geleceksizleştirilmek istenmesi, işçi sınıfı ve köylülüğe dönük kapsamlı saldırı politikaları kampanyanın içeriğini dolduracaktır.

Bu süreç aynı zamanda Kaypakkaya’nın ülkemiz devrimci ve ilerici kamuoyunun gündemine daha fazla taşınmasını da hedeflemektedir. Kaypakkaya’yı sahiplenen devrimci ve ilerici dost güçlerle en geniş eylem birlikteliklerinin kurulması bu açıdan önemlidir.

Kaypakkaya’nın Türkiye devrimci hareketi içindeki rolü ve fikirlerinin daha fazla tartışılması bir ihtiyaçtır. Bu anlamda yürüteceğimiz çalışma, Kaypakkaya ismini telafuz eden devrimcilere, ilericilere, aydın ve sanatçılara yüzlerce yıla varan cezalar veren, tutuklayan hakim sınıflara bir yanıt olacaktır.

Katledilişinin 40. yılında Kaypakkaya’nın ideallerini gerçek kılma sorumluluğu kuşku yok ki biz ardıllarının omuzlarındadır.

Kaypakkaya nerede savaş, direniş ve mücadele varsa orada yaşayacaktır!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu