DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Çürüme ve diriliş…

"6 yaşındaki çocukların tecavüze uğradığı bir yaşam olmaz olsun! Kimse kötü kaderiyle birlikte yaşamak zorunda değildir. Başka bir yaşam ve yol var."

Türkiye’nin işçileri, emekçileri, inanç grupları, tutsakları, kadın ve çocukları egemenlerin her türlü yıkıcı saldırısı altındadır. Sömürü, zulüm ve kölelik dayatması altında bir yaşam, tüm kesimleri tutsak almak istiyor. Zulüm ve onursuz bir yaşam dayatması bir arada yürüyor. Büyüyerek çoğalıyor.

Kürtler dört parça Kurdistan’da imha ve soykırım tehdidi altında. Rojava’nın her bir karış toprağı, Medya Savunma Alanları, Başûr kimyasal silah ve SİHA’larla imha edici bir saldırı altında. Adeta saldırı ve tehdit altında olmayan yer yok.

Tecavüze, tacize ve şiddete uğrayan kadın ve çocukların sayısı korkutucu düzeyde. Ahlaksız ve vicdansız saldırılar her gün daha fazla çirkinleşerek toplumun her kesimine ve her tarafına yayılıyor. Onuru ve vicdanı incinmeyen yok. Herkes, sömürü ve zulüm altında teslim alınmak ve boyun eğdirilmek istenirken dünyaya geldiklerine pişman ettirilmek, insan olduklarından utandırılmak isteniyor.

6 yaşındaki çocukların tecavüze uğradığı bir yaşam olmaz olsun! Kimse kötü kaderiyle birlikte yaşamak zorunda değildir. Başka bir yaşam ve yol var.

Kabul etmek gerekir ki, direniş ve özsavunma örgütü olmayan bir toplumun her bireyi her an ağır, imha edici bir saldırı altındadır. Özsavunma örgütleri olanlar onurlu bir direnişi, kahramanca bir karşı koyuşu örgütlerken öz savunma gücü ve örgütü olmayanlar ise her gün daha fazla ağırlaşan şiddet altında ezilmekte, parçalanıp çözülmeye doğru sürüklenmektedir.

Emek, onur ve özgürlük mücadelesinin yegane yolu örgütlenmek ve mücadele etmektir. Öz savunma ve direniş örgütleri yaratmak, daha fazla ve güçlü devrim kervanları yola koymaktır. Başka hiçbir yol, hiçbir fikir, proje ve öneri, özgürlük ve umudu yaratamaz ve kurtuluşu gerçek kılamaz!

Medya Savunma Alanları ve Rojava’da gerilla direnişi tarihe geçecek kahramanlık ve özgürlük türküleri yazıyor. Türkiye toplumunun ve Kürtlerin kaderini etkileyecek düzeyde mücadele yürütüyorlar. Kahramanlık destanlarını mazlumların bilinçlerine kaydediyorlar. Faşizme karşı mücadele sayfalarına onurlu direniş notları düşüyorlar. Direnişin ve insanlık onurunun bayrağını taşıyorlar. Diktatörler ellerindeki son model soluk kesen kimyasal silahları kullansalar bile halkın ve direnişin yıkıldığı günü asla göremeyecekler!

Özel mülkiyete dayalı diktatörlükle yönetilen ülkelerde, korkunun ve çıldırtan zulmün hüküm sürdüğü tüm toplumlarda, insanlar geceleri yatmadan önce kapılarını kapatır, arkadan sürgüler. Cellatların bir gece mutlaka mazlumların kapısını çalacağını iyi bilirler. Halk, kendisini “koruyucu” olarak gösteren kıyıcılara asla güvenmez. Her an ölüm ve zulmün kapılarını çalabileceğini iyi bilir. Bundandır ki direniş ve mücadeleden vazgeçmez.  

Erdoğan diktatörü de gücünün, ihtiraslarına cevap veremeyeceği günü mutlaka yaşayacaktır. Halklar, hesap soran bakışları altında diktatörü ezip hak ettiği yere gönderecektir. Tarihte bütün diktatörler gibi R.T.Erdoğan diktatörünün de önünde tek bir yol kalıyor. Yok olma yolu! Çünkü diktatörler, tüm stratejilerini saldırı ve saldırganlık üzerine kuruyor. Saldırıları karşısında gerillanın ve halkın muazzam direnişini gördüklerinde savunmaya ve geri çekilmeye başlayacaktır. Faşizmin savunmaya ve geriye çekilişi onun sonu olacaktır.

Her türlü gerici karanlığı parçalayacak, faşist zulmü yıkacak olan ışık, direniş ve mücadeledir. Örgütlenmektir. Bu yaratılırsa karanlıkta ışığı açacak düğme aranmaz!

(Yeni Özgür Politika / 13 Aralık 2022)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu