GüncelManşet

“Av. Şükriye Erden’i hedef göstermekten vazgeçin”

H. Merkezi: İstanbul Adliyesi’nde DHKC’li Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından gerçekleştirilen rehine eyleminde müzakereci olarak görüşmelere katılan Avukat Şükriye Erden’in hükümete yakın basın kurumları tarafından hedef gösterilmesine tepki gösteren avukatlar, “Devlet bu katliamın faturasını avukatlara çıkarmaya çalışıyor” dedi. Medya tarafından yürütülen linç kampanyasının polis ve devlet tarafından yönlendirildiğini vurgulayan avukat Şükriye Erden ise, hakkında linç kampanyası başlatan tüm ilgililer ve medya kuruluşları hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Özgürlükçü Hukukçular Deneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) ve Çağdaş Avukatlar Grubu, İstanbul Adliyesi’nde DHKC’li Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından Berkin Elvan soruşturmasına bakan savcı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin aldığı eylemde müzakereci olarak görüşmelere katılan Avukat Şükriye Erden’in hükümete yakın basın kurumları tarafından hedef gösterilmesine ilişkin Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Avukat Şükriye Erden’in de katıldığı toplantıda, “Avukatlar olağan şüpheli değildir. Avukat Şükriye Erden’i hedef göstermekten vazgeçin” yazılı pankart asıldı.

Toplantıda Özgürlükçü ve Demokrat Avukatlar Grubu adına konuşan Avukat Kemal Toroman, eylemcilerin ve savcının yaşam hakkı için sorumluluk alarak müzakerelere katılan Erden’e yönelik açık bir saldırı başlatıldığını belirterek, avukatların hedef gösterildiğini söyledi. Toroman, “Kendi başarısızlıklarının bedelini meslektaşımıza ödetmek istiyorlar, meslektaşımız yalnız değildir” dedi.

‘Devrimciler ve toplum karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor’

ÇHD adına konuşan Avukat Gökmen Yeşil ise, eylemin gerçekleştiği gün adliyede olduğunu belirterek, “Şükriye hanımın yaptığı kendi hayatı ve özgürlüğü pahasına sorunu çözmeye çalışmaktı” dedi. Erden’i hedef gösteren basın kuruluşları ve gazetelere tepki gösteren Yeşil, “Yalanla toplumun bir kesimini devricilerle karşı karşıya getirilmeye çalışıyor. Gazetecilik mesleği çok büyük bedeller ödeyerek bu işi yapan gazeteci arkadaşlarımız üzerinden yükselmiştir, yükseliyor. Arkadaşlarımızın sonuna kadar yanındayız” ifadelerini kullandık.

‘Özgürlüklerimizi ve Şükriye Erden’i savunacağız’

Siyasal iktidarın eylemin faturasını avukatlara kestiğini ifade eden Çağdaş Avukatlar Grubu üyesi Avukat Kemal Aytaç da savunmanın muhaliflik mesleği olduğunu ve devletin amacının da savunma mesleğini geriletmek, sindirmek olduğunu söyledi. “Mesele tek başına avukatların arama meselesi değildir” diyen Aytaç, “Amaç savunma kurumunu toplum nazarında gözden düşürmektir. Bu savunmaya yönelik bir saldırıdır” ifadelerini kullandı. Şükriye Erden’in yanında olacaklarını vurgulayan Aytaç, “Şükriye Erden üzerinden yapılan savunma makamına, özgürlüklerimize ve toplumun kendisine dönük bir saldırıdır. Bizler hem özgürlüklerimizi hem de Şükriye Erden’i savunacağız” şeklinde konuştu.

‘Devlet katliamın faturasını avukatlara çıkarmaya çalışıyor’

ÖHD İstanbul Şubesi Eş Başkanı Sinan Zincir de, eylemin ilk anından itibaren avukatların siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef haline getirildiğini söyledi. Eylemde can kaybı olmaması için hukuki sorumluluk alarak müzakerelere katılan Erden’in aynı kara propaganda ile hedef gösterildiğini vurgulayan Zincir, geçmişte Kürt avukatlara da benzer saldırıların yapıldığını ancak, bu saldırıların avukatların mücadelesi sonucunda boşa çıkarıldığını söyledi. Zincir, “Bu bir katliamdır ve devlet bu katliamın faturasını avukatlara çıkarmaya çalışıyor. Arkadaşımızın yaşam hakkı, mesleki savunma hakkı ve özgürlüğü hepimizin güvencesindedir. Bugün burada olduğumuz gibi dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

‘Eylemciler savcıyı bırakabilirdi’

Hükümete yakın medya kuruluşları tarafından hedef gösterilen Avukat Şükriye Erden ise, medya tarafından yürütülen linç kampanyasının polis ve devlet tarafından yönlendirildiğini söyledi. Erden, daha önce de hükümet tarafından hedef gösterildiklerini ve başlatılan linç kampanyasının avukatlık pratiklerinin bir sonucu olduğunu vurguladı. Gazetecilerin, “Eylem can kaybı olmadan bitirilemez miydi?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Erden, şunları söyledi: “Eylemciler savcıyı bırakılabilirdi. Kendileri muhtemelen teslim olmayacaktı ama savcıyı kurtarılabilirdi. Ama öyle olsaydı bir daha kendi tetikçilerini kullanamayacaklardı. Savcısını feda etti, polislerini korudu. Bizi aşağıya indirirken çelik yelekli polislere dizlerine kadar zırh giydiriliyordu, o çıkarken katliam yapacaklarını biliyorduk. Aşağıya indik, beş dakika sonra tekrar çağırdılar. En son bizim o olayın tanığı olmamızı istediler. Bizi de tanık yapmak için oyun oynadılar bizi de oyunlarının bir parçası yaptılar.” Erden, kendisini hedef gösteren ve hakkında linç kampanyası başlatan tüm ilgililer ve medya kuruluşları hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki haklarını kullanacağını belirtti.

‘Hakim ve savcılar iradelerini güvenlik güçlerine teslim etti’

Avukat Ebru Timtik, göz göre göre oluşan bu sonucun engellenmesi için gelişen çözüm iradesinin eksik bırakıldığını, bu iradenin Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın kendi meslektaşları tarafından da gösterilmediğini kaydetti. Savcı ve hakimlerin eylemin olduğu gün kendi iradelerini güvenlik güçlerinin iradesine bıraktığını söyleyen Timtik, “Koridoru boşaltıyorsunuz ve işiniz bitince servislerinize binerek evinize. Olayı silahlı güçlerin havalesine bırakıyorsunuz, ertesi gün de hiçbir şey olmamış gibi cenazesine gidiyorsunuz. O gün Cumhuriyet savcıları, hakimler hemen hızla örgütlenip, ‘evet Berkin Elvan’ın katillerinin yakalanmasını biz de istiyoruz, olayın takipçisi olacağız’ açıklaması yapamaz mıydı?” diye sordu.

‘Talepler karşılanabilirdi’

Müzakerelerde gelinen son aşamada, eylemcilerin avukatların açıklama yapmasını emniyet biriminden bir yetkilinin olması şartıyla kabul ettiğini ancak karşılanabilir olan bu talebin kabul edilmediğini belirten Timtik, “40 yıldır bu ülkenin siyaset alanında mücadele eden bir örgüt, siz de tanıyorsunuz. Ama ne yaptınız, derhal yayın yasağı koydunuz. Müzakereci polislere söyledik, ‘yayın yasağı yanlış içerideki eylemciler basını takip ediyorlar ve ona göre hareket ediyorlar’ dedik ama onlar ne yaptılar twitter ve benzeri araçları kapattılar. Bunu kabul edersek gerisi gelir mantığıyla davrandılar” dedi.

‘Yukarının talimatını icra ettiler’

Müzakereci polislere yayın yasağı ve benzeri uygulamalarla savcı Kiraz’ın hayatını tehlikeye attıkları uyarısında bulunduklarını anlatan Timtik, “Ama burada da tipik devlet refleksi gösterdiler. ‘Devlet örgüte boyun eğer mi, devlet örgütün talebini yerine getirir mi? Ben asla zayıf görünemem’ diyor Türkiye Cumhuriyet Devleti. Bundan başka düşündükleri bir şey yoktu” ifadelerini kullandı.

Müzakerede görevli polislerin “yukarısı” ne talimat verdiyse onu icra ettiklerini belirten Timtik, “Eylemde sorumluluğu avukatlar aldı. CHP, Sezgin Tanrıkulu’nu, ‘bizi bir kumpasın içine çekmeye çalışıyorsunuz’ diyerek göndermedi. Oluşan sonuçta üzerini örtmek istediklerini bir şey var bunu da avukatlara saldırılarak örtecekler” dedi.

‘Açıkça bir tercihte bulundular’

“Bir adaletsizlik varsa orada silahlı eylemlere zemin hazırlanmış demektir. Eğer siz adaleti yerine getirmezseniz ortada kalan boşluğu kim dolduracak” diye soran Timtik, “O polislerin isimlerini bildirilmesi zaten hukuk içinde bir talepti ama bildirmediler. Açıkça bir tercihte bulundular” dedi.

Kaynak: DİHA

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu