GüncelManşet

Almanya’dan Kürt kampanyasına karşı gizli genelge!

15 Ekim günü Almanya’da yaşayan Kürtlerin 12 talebini dinleyen Federal Meclis Dilekçe Komisyonu üyelerine İçişleri Bakanlığı’nın gizli bir genelge gönderdiği ortaya çıktı. ANF’nin ele geçirdiği belgede taleplerin çoğuna olumsuz yanıtlar vererek, komisyon üyelerini etkilemeye çalışan bakanlığın PKK yasağı, Kürt sorununun çözümü ve Almanya’da yaşayan Kürtlere ilişkin ilginç tespitleri dikkat çekiyor.

“Kürt kimliği tanınsın” kampanyasında Kürtlerin “göçmen grup olarak tanınmak istiyoruz” ısrarına rağmen 5 Kasım tarihli söz konusu belgede “Kürtler azınlık olmak istiyor ve bu kabul edilemez” deniliyor. Kürtçe isim talebine bakanlık “Göçmenlerin vatandaş olduğu ülkelerin yasaları geçerlidir”, Kürtçe danışmanlık ve uyum konusunda ise “Bütçemiz yok, ‘Almanca öğrenin’ afişini Kürtçeye çevirdik yeter” diyor.

Alman Federal Meclisi Dilekçe Komisyonu, 15 Ekim günü “Kürt kimliği tanınsın” başlığıyla yürütülen bir kampanyada 12 talep dinlemişti. 60 bine yakın imzaya ulaşan, Kürdistan’ın dört parçasından değişik görüşteki onlarca parti ve kuruluşun desteğini alan kampanyadaki talepleri, o gün Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) Başkanı Yüksel Koç ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı.

Berlin hükümetinin Kürtlere yönelik sürdürdüğü ayrımcı politikalara dikkat çeken Koç, ısrarla şu vurguyu yapmıştı: “Burada yaşayan 1 milyondan fazla Kürt, diğer göçmen gruplarıyla eşit haklara sahip olmak istiyor. Kampanyadaki birinci maddede ısrar ediyoruz. Kürt kimliği tanınmalı. Biz Türk, Arap ve Fars değiliz”. Hem Koç’a ve hem de oturuma Merkel hükümeti adına katılan devlet sekreteri Dr. Christoph Bergner’e sorular yönelten komisyonun kampanya için nasıl bir karar vereceği henüz bilinmiyor.

Ancak kararın açıklanmasından önce 12 talebe ilişkin İçişleri Bakanlığı’nda görevli Hıristiyan demokrat politikacı Dr. Christoph Bergner imzasıyla hükümetin komisyonun 26 üyesine yeni bir değerlendirme gönderdiği ortaya çıktı. ANF’nin ele geçirdiği 9 sayfalık belgede talepler teker teker ele alınarak ayrıntılı yanıtlar veriliyor. Hükümetin 15 Ekim’deki tutumundan taleplere daha sert ve baştan salma yaklaşımı ise dikkat çekiyor. Taleplere ilişkin verilen yanıtların özeti şöyle:

1-KÜRTLERİN TANINMASI: “Kürt göçmenler ayrı bir göçmen grubu olarak tanınmalı ve diğer göçmen gruplarıyla eşit görülmelidir” talebinin yanıtı: “Alman yasaları gereği Kürtlere ulusal azınlık hakkı verilemez. Çünkü Almanya’da yaşayan Kürtler, azınlık olma kriterlerini yerine getirmiyor. Almanya’ya göçmenler değişik amaçlar için ve değişik gruplardan geliyor, bütün bu halk gruplarının üyelerini teker teker tanınmak mümkün değil.”

2-PKK YASAĞI: “Kürtlerin Alman toplumuna entegrasyonunu teşvik etmek ve Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü desteklemek için, PKK yasağı ve bu bağlamda Kürt örgütlerine yönelik yasaklar kaldırılmalı, baskılara son verilmelidir” talebinin yanıtı:

“PKK yasağına ilişkin istekler yerine getirilmeyecek. PKK, 30 yıldan bu yana Türkiye’de terörist yöntemlerle sürdürdüğü davasını aynı zamanda Batı Avrupa’da da canlı tutmak istiyor. Son dönemlerde Almanya’da ve komşu Avrupa ülkelerinde kundaklama, medya ve parti binalarını işgal gibi militanca eylemler yapılıyor. PKK, Almanya’da yaşayan yüzbinlerce Türk ve Kürdün birlikte yaşamasına zarar veriyor. PKK iç güvenliğimizi tehdit ediyor ve dernekler yasası çerçevesinde bu yapılanmaya karşı mümkün olan her şey yapılacak.”

3- DANIŞMANLIK HİZMETİ: “Kürt göçmenlere, mültecilerine ve özellikle de kadınlara yönelik Kürtçe danışmanlık ve destek hizmetleri verilmeli, Kürtçe bilgilendirme materyali çıkarılmalı” talebinin yanıtı: “Uyum, herkesin görevidir. Bu konudaki destek etniklere göre yapılmaz, Kürtler de diğer göçmen gruplar gibi ele alınıyor. İhtiyaç üzerine ‘Almanca öğrenin’ afişleri 2009 yılında Kürtçe de basıldı. Bunun dışında başka özel bir ihtiyaç gözükmüyor.”

4- KÜRTÇE EĞİTİM: “Şu anda sadece 5 eyalette olan Kürtçe anadil dersleri diğer 11 eyalette de başlamalı” talebinin yanıtı: “Eğitim politikası ve ders dilini eyaletler belirliyor. Federal yönetim eyaletlere bu konuda müdahale edemez.” (Ancak Kürtlerin bu konuda başvurduğu bazı eyaletler ise ‘bir şey yapamayız’ diyerek topu federal hükümete atmıştı.)

5- KÜRTÇE İSİMLER: “Kürtlerin geldikleri ülkelerin resmi makamları onaylamazsa bile, Kürt isimlerin verilmesi kabul edilmelidir” talebinin yanıtı:

“Bu konuda Alman vatandaşı olmayanlar için vatandaş olunan ülkenin yasaları geçerlidir. Alman vatandaşları olanlar için de Alman yasaları geçerlidir. Nüfus dairelerimiz Kürtçe isimler konusunda hoşgörülü davranıyorlar ve bu konuda bize yansıyan hiç bir engelleme olmamıştır.” (Çocuklarına Kürtçe isim vermek isteyen Kürt ailelerin son yıllarda yaşadığı sorunları YEK-KOM Başkanı Koç, 15 Ekim günü belgeleriyle açıklamıştı.)

6- KÜRTÇE TV VE RADYO YAYINI: “Televizyon ve radyo gibi kamuya ait yabancı dildeki yayınlarda Kürtler eşit muamele görmelidir” talebinin yanıtı: “Devlet yayın programlarına müdahale edemez, bu konuda yayınların yapıldığı eyaletlerin yasaları geçerlidir. 1987 yılında Avrupa’da ilk kez WDR Kürtçe radyo yayına başladı. Şu anda ise ‘Funkhaus Europa’ radyo yayına bağlı olarak haftada bir saat Kürtçe yayın var.”

7- NEWROZ BAYRAMI: “Newroz günü UNESCO’nun 23 Şubat 2010 tarihli kararı doğrultusunda tatil günü olarak kabul edilmeli” talebinin yanıtı: “Federal hükümet, tatil günlerine belirleme yetkisine sahip değil, bu konuda eyaletlerin yasaları geçerlidir. Bu konuda anayasanın maddeleri var, istisna olarak iki Almanya’nın birleşmesinin yıldönümü ülke çapında tatil günü kabul ediliyor.” (Almanya’da yaşayan Müslümanlar için Ramazan ve kurban bayramları tatil günleri sayılıyor)

8- UYUM İÇİN KÜRT TEMSİLCİLER: “Entegrasyon için Federal Danışma Konseyi’ne Kürt temsilciler de alınmalıdır” talebinin yanıtı: “Konseyin 32 üyesi bulunuyor, bunlar Almanya çapında etkili olan göçmen kuruluşlardan ve öne çıkan göçmen isimlerden seçildi. Bu konseyde BAGIV’ten Kürt bir temsilci de bulunuyor” (5 Türkün yer aldığı konseyde Yoğun Kürt nüfusuna rağmen sadece 1 Kürt üyenin olması ve 72 derneğiyle Almanya’da en örgütlü Kürt kuruluşların başında gelen YEK-KOM’un konseye alınmaması dikkat çekiyor.)

9- KÜRTÇE BİLGİLENDİRME: “Özyardım teşvik edilmeli, siyasal ve kültürel bilgiler Kürtçe ana dilde yayınlanmalı” talebinin yanıtı: “Bu konuda federal hükümetin bütçesi yok”. (Ancak aynı bakanlık 24 Şubat 2011′de Sol Partili Ulla Jelpke’nin bir soru önergesine verdiği yanıtta değişik uyum ve bilgilendirme projeleri için NAVEND’e 2002-2004 yılları arasında 100 bin Euro, 2006-2009 yılları arasında 176 bin Euro, 2010-2013 yılları arasında ise 172 bin Euro bütçe ayırdığını bildirmişti. Aynı şekilde KOMCIWAN’a ise hükümetin 2011 bütçesinden bir proje için 140 bin Euro para verdiği ortaya çıkmıştı.)

10- KÜRT MÜLTECİLER: “Kürtlerin sınır dışı edilmesine ve ilticası kabul edilmiş Kürt mültecilerin statülerinin geri alınmasına son verilmelidir” talebinin yanıtı: “Kürtlere yönelik özel bir sınır dışı politikası yok. Sınır dışı edilen ise sırf Kürt oldukları için değil, dosyaları bunu gerektiği için sınır dışı ediliyor. Kürtlere verilen mültecilik statüsünün geri alınması durumu ise söz konusu değil. Bu konuda bazı istisnalar yaşanmış olabilir. Çünkü mültecinin geldiği ülkede izlenme durumu yoksa daha önce verilen mültecilik statüsünün geri alınması söz konusu olabiliyor.”

11- KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ: “Federal hükümet, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için daha fazla çaba göstermeli” talebinin yanıtı: “Hükümetimiz Kürt sorununu dikkatle takip ediyor ve çatışmaların siyasal yollarla çözülmesini istiyor. Kürt sorununun çözümünü hedefleyen Türk hükümetinin 2009′da açıkladığı ‘demokratik açılım’ sürecini ise destekliyoruz. Bu amaçla Kürtlerin kültürel hakları güçlendirildi. Kürtçe tv, Türk üniversitelerinde Kürtçe eğitim ve seçimlerde Kürtçenin kullanılması gibi adımlar atıldı.

Gerginliğin ve çatışmaların arttığı bu dönemde federal hükümetimiz Kürt sorunun sadece siyasal yollarla çözülebileceği konusunda Türk hükümetini cesaretlendirmiştir. 2011 sonbaharında gerçekleşen ve Kürt parlamenterlerin de katıldığı anayasa reformunu önemli buluyoruz. Kürt çatışması bütün tarafların katılacağı barışçıl bir çözümle sona ermelidir. Terörist saldırılar ve şiddet ise siyasal bir çözüm havasını yaratmanın önündeki en önemli engeldir.

12- DİNLERİN DİYALOĞU GRUBU: “Kürtler; Hıristiyanlık, Ezidilik, Alevilik ve İslam gibi farklı dinsel inançlara sahiptirler. Bundan dolayı Dinlerin Diyaloğu İçin Çalışma Grubuna dahil edilmelidirler” talebinin yanıtı: “Almanya’da yaşayan Kürtlerin dini inançlarına göre çalışma gruplarına katılmalarının veya dernek kurmalarının önünde her hangi bir engel yok. Alman vatandaşı olmamalarına rağmen bu konuda bütün haklardan yararlanabiliyorlar. Bu yüzden hükümet bunu müzakere etme gereği bile bulmuyor.”

PERWER YAŞ

BERLIN/ Özel / 08:34 / 21 Kasım 2012

Kaynak:AHM-ATİK Haber Merkezi

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu