GüncelManşet

Aleviler hedef gösteriliyor, saldırıya uğruyor!

Aleviler hedef gösteriliyor, saldırıya uğruyor!

“Ferman padişahın, hey dost! Dağlar bizimdir!”

Alevilere yönelik saldırılar hız kesmiyor. Yine Alevi evleri işaretlendi. Bu seferki adres Mersin. Eski orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “iyi çocuklarından” İçişleri Bakanı İ. N. Şahin’in “bilgisayar oyunlarından etkilenen çocuklar”, muhalif kesimlerden etkilenenler baskı altında tutuluyor. “İleri demokrasi”nin temel kuralı bu olsa gerek!

Alevilere ait evlerin işaretlenmesi (Adıyaman, Erzincan, İzmir, Mersin) oldukça yaygın ve kronik hale gelmiş durumda. Bu kendiliğinden gelişen, Sünni halkın bireysel tepkisi değildir. Doğrudan devlet politikasıdır. TC devleti hem tarihten bu yana gelen Alevi düşmanlığı üzerinden dini baskı uygulanıyor hem de Alevilerin kimliğini kontrol atlında tutmak istiyor.

TC devleti buna neden ihtiyaç duyuyor?

Emperyalist devletlerin dış politikalarının merkezinde enerji ve enerji kaynaklarının yoğun olduğu bölgeler var. Emperyalist ülkelerin giderek artan enerji ihtiyacı Ortadoğu’da nüfuz artırma çabalarını artırıyor. Temel amaç daha fazla enerji kaynağına sahip olmak, Suriye’ye yapılan emperyalist müdahalenin de kapsamı bu…

Dolayısıyla ABD emperyalizminin yarı sömürgesi olan TC devletinin de dış politikası, ABD emperyalizminin, Ortadoğu’daki ekonomik-siyasi çıkarları ekseninde şekilleniyor. TC devletinin son yıllarda Ortadoğu’da daha aktif rol oynamasın zeminin de budur. “Bölgesel güç olma” gibi argümanlar işin gölgeleme yanıdır.

AKP hükümetinin iç politika olarak izlediği saldırgan, tahammülsüz, reddiyetçi politikanın genel çerçevesinin belirleyen emperyalist dış politikadır. Dış politikadaki başarı halkın ve muhalif odakların bu dış politikayı benimsemeleri, siyasi istikrarın sağlanması ile doğrudan ilintilidir. AKP’nin emperyalist dış politikası ne halk ne de muhalif odaklar tarafından kabul görüyor. Halkın büyük kısmı Suriye müdahalesine karşı. Dolayısıyla AKP bu saldırgan politikada istediği desteği almış değil. Dış politikanın kabullendirilmesi, saldırgan, ötekileştirici, retçi ideolojik propaganda ve zor yöntemi ile yapılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında M. Kemal’in izlemiş olduğu muhalefet siyaseti tekrar hortlatılıyor. Engizisyon mahkemelerine dönen AKP hükümeti farklı düşünen muhalif kesimleri aforoz etmeye çalışıyor.

Aforoz etme yöntemleri muhalif kesimlerin özgünlüğüne göre değişim gösteriyor. Alevilere hem farklı mezhep hem de son yıllarda daha örgütlü kitlesel taleplerini dile getirmeleri bakımından devlet için önemli bir odaktır. Suriye devlet başkanının Nusayri oluşu, TC’nin Suriye’ye yönelik adımlarında Alevileri daha ciddiye almasını getiriyor. Bu özgül koşul nedenli Alevilerin baskı altında alınmasının sadece dini olmadığını gösteriyor. Aleviler hem dini hem de muhalif kimliklerinden dolayı baskı altında tutuluyor. Bu baskı yöntemi ile Alevi düşmanlığı üzerinden Suriye’ye müdahalenin meşruluğu Sünni ve muhafazakar kesimde hakim kılınmaya çalışılıyor. Aynı zamanda evler işaretlenerek Aleviler muhalif kimliklerini kullandıklarında da başlarına gelecek olanın Maraş, Çorum ve Sivas katliamı olacağı tehdidi yapılıyor.

Elinde yağlı urganla dolaşan, devrimci, demokrat ve yurtseverlere idam, “iyi çocuklarla” Alevilere katliam tehdidi yağdıran AKP nacizane bir hatırlatma yapalım: tarih ne sultanlar, ne paşalar gördü. Ne Hızır paşalar ne Enver-Talat paşalar, Mustafa Kemaller gürdü.  Ne Pir Sultan tükendi, ne Şeyh Saitler… Ne Seyit Rızalar, ne Mustafa Suphiler… Ne Deniz, Mahir, İbrahimler…

“Şah Hatayim der sırrını/meydana koymuş serini/Nesimi derisin yüzen gelsin/işte meydan!” (Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu