GüncelManşet

Ahmet’in bakışından süzülenler…

14 Mart”ta, trafik kazası geçirdiği söylenerek ağır yaralı halde hastaneye getirilen, daha sonra, iş cinayeti sonucu hayatını kaybettiği tespit edilen 13 yaşındaki Ahmet Yıldız Çukurova’nın çocuk yüreklerinden birisidir. Ahmet Yıldız, ailesinden habersiz aldığı cep telefonunun parasını ödemek için okuldan arta kalan zamanlarda plastik fabrikasında çalışmaya başlamıştı. 100 lira haftalıkla çalışan Ahmet Yıldız’ın başı, numuneleri almak isterken plastik enjeksiyon makinesine sıkışmıştı. Ancak hastaneye getirildiğinde trafik kazası süsü verilmek istendi.

Olayın ardından gözaltına alınan fabrikanın sahibi Ali Koç, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Savcının hazırladığı iddianamede “Ölüm olayının meydana gelmesinde, 13 yaşındaki çocuk Ahmet Yıldız’ı, gerekli iş güvenliği önlemlerini de almadan sigortasız olarak çalıştıran işyeri sahibi ve bizzat işi yöneten durumunda olan şüpheli Ali Koç’un kusurlu olduğu” belirtildi.

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye’nin çocuk işçi çalıştırmayla mücadelede başarılı olduğunu belirtmişti. Füle, “Türkiye 2014 itibarıyla çocuk işçi çalıştırmayı bitirmeyi taahhüt ettiğini ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Türkiye’yi 2006 yılında çocuk işçilikle mücadelede başarı sağlayan üç ülkeden biri seçmesine neden olduğunu” söylemişti. Bu söylem Türkiye’de çocuk işçiliğinin hasıraltı edilme çabalarının bir göstergesi değil midir? Ahmet’in ölümü resmi söylemlerin tam tersini işaret etmektedir.

Çocukluğun inşasında toplumsal ve kültürel sorunlar, bizim çocukluğu algılama biçimimizi etkilemektedir. Bu açıdan çocukların sadece ihtiyaçlarının konuşulması, onların doğal haklarının göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Çünkü mevcut kültürel şekilleniş bunu dayatıyor. Bu aynı zamanda toplumun aldığı pozisyonu da tarif ediyor. Toplumun şekillenişi aynı zamanda bu şekillenişin gelecek açısından teminatını da öngören bir mahiyete sahip. Bebeklik doğal bir gerçeklik (evrenseldir) iken çocukluk bundan farklı olarak toplumsal tabakaya göre sosyo-kültürel bir kavramdır. Çocuk işçilerin yoğunluğu bu anlamıyla ülkemiz sisteminin ekonomik gelişim normlarının değerlerini ifade eder.

Yarı-feodal düzen yapılanması ülkemiz üretim ilişkilerinin biçimini ifade ederken çocuk işçiliği de hem aile yapılanmasının organizmasını hem de devletin ekonomik sömürüsünü ifade eder. Ucuz iş gücü bağlamında çocuk işçiler “bulunmaz Hint kumaşıdır.” AB Komisyonu’na göre ülkemizde çocuk işçiliğinin “önlenmesine” ilişkin atılan adımları, Başbakan Erdoğan’ın önce 3 sonra 5 çocuk ve kürtaj tartışmalarını bu eksende okumakta fayda var.

2012 yılında Türkiye’deki çocukların yaşam hakkı ihlallerini görünür kılmayı hedefleyen Gündem Çocuk Derneği’nin raporu dikkat çekicidir. 67 sayfadan oluşan raporun incelenmesi oldukça önemli.

Polis tarafından katledilen, iş cinayetlerine kurban giden, cinsel istismara uğradığı açığa çıkan çocuklar… Toplumun hücrelerine sinmiş çocuğa bakış açısını silmedikçe yok olup gidecek minik hayatlar…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu