GüncelManşet

2012’de tarımda kim kazandı?

2012 yılı kriz noktalarını 2013 yılına devrederken biz bir de meselenin tarımsal boyutunu inceleyelim.

Dış ticaret açığı ve üreticinin iflasa yolculuğu

2012’de tarımda dış ticaret açığı büyüdü. Standart Uluslararası Ticaret Sınıflaması’na (SITC) göre 2011 yılında 15.3 milyar dolar ihracatı olan tarım sektörünün aynı dönemde ithalatı 17.5 milyar dolara ulaşmıştı. Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması’na (ISIC Rev.3) göre ise, 2011’de 8.9 milyar dolar olan ithalat 2012’nin Ocak-Ekim döneminde 6.2 milyar dolar oldu. Tarım ürünleri ihracatı ise, 2011’de 5.3 milyar dolar olurken bu yılın Ocak-Ekim döneminde 4.1 milyar dolar oldu.

Yılsonu itibariyle de tarımda dış ticaret açığının en az 2 milyar dolar olması bekleniyor. Ülkemizdeki ihracat ve ithalat hareketlerine bakacak olursak; ilk 3 çeyrekteki veriler ışığında tarım sektörünün 2012’yi yüzde 4 civarında büyüme ile kapatacağını söylemek mümkün.

Ancak bu büyümenin üretici köylü lehine olmadığının altını çizmemiz gerekiyor. Ki bu da konunun esas noktalarından birisi.

Amerika’daki gıda krizinin yansımaları

2012 yılında girdi fiyatlarındaki özellikle de enerji fiyatlarındaki yükselme, arz-talep dengesizlikleri, spekülasyon ve yetersiz destekleme nedeniyle, Türkiye’de üreticiler yüksek maliyetten dolayı hızla üretimden uzaklaşmaya başladılar.

Tüm dünyada etkili olan gıda krizinin, Türkiye için de tehdit haline geldiğini görmemek mümkün değil.

Örneğin dünyanın yedinci, Avrupa’nın birinci tarım ülkesi olan Türkiye, elinde birçok tarımsal ürün varken sap ve saman dahi ithal etmeye başladı.

Öyle ki ülkemiz tarımında bu yıl gerçekleşmesi beklenen büyümenin büyük bir kısmını sap ve saman ithalatı oluşturuyor.

 

mehdi ekere nişanMehdi Eker’e nişan verildi

2012 yılında en dikkat çekici konulardan birisi de Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker’e Fransa Hükümeti tarafından “şövalye liyakat nişanı” verilmesi oldu. Akıllara “Eker’e bu nişan neden verildi?” sorusu geliyor. Anlatmaya çalışalım:

2012 yılında Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı eliyle tarıma dönük devlet saldırıları hız kesmeden devam etti. Bu saldırılar emperyalist politikalara uyum çerçevesinde gerçekleşti.

3 yıl önce Fransa, tarım ve hayvancılıkta sıkıntılı günler yaşıyordu. Üreticiler eylem yapıyor, ürünlerini satamadıklarını ifade ediyordu. Çıkış yolu arayan Fransa, Türkiye’yi “hedef pazar” seçti. Fransız Tarım Bakanı, bunun için 5 milyon Avro kaynak ayırdıklarını söylemişti. O günden bugüne destek primlerinin düşürülmesi ile birçok hayvan kesime gönderildi. Bu durum Türkiye’de hayvancılığın gerilemesine neden olurken, başta Fransa olmak üzere birçok ülkeden hayvan ithalatına ağırlık verildi. Sizce de Eker liyakat nişanını hak etmedi mi?

Tarımsal destek neye yaradı?

2012 yılında devlet bütçesinden tarıma 7.7 milyar lira destek verildi. Bu desteğin yüzde 28’i olan 2.1 milyar lira, hayvancılığa verildi. Hayvancılıkta ise trajikomik gelişmeler yaşandı. Besicilere, Avustralya’dan ithal ettikleri besi danaları 300 kilo sınırını aştığı için milyonlarca lira ceza kesildi. Olay mahkemelik olunca Bakanlık, kilo sınırına esneklik getirdi.

Damızlık gebe düve alarak hayvancılık işletmesi kuran Diyarbakırlı iki girişimci, inekleri doğurunca kayıt için Bakanlığa başvurdu. Ancak, “sizin hayvanlar erkek, doğurmuş olamaz” denildi. Hayvanların cinsiyetini belirlemek için komisyon kuruldu. Komisyon “bunlar süt ineği” diye rapor verince, Bakanlık hatasını kabul etmek yerine hayvanların hemen kesilmesini istedi. Ayrıca işletme sahipleri hakkında soruşturma açıldı.

 

Giderayak tütün üretimine darbe

2012’nin son günlerinde tütün üreticisine bir darbe daha vuruldu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yeniden düzenlenen ve Kasım 2012’de Seul’de üye ülkelerin onayına sunulan “Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” üreticiye büyük bir darbe oldu.

köylülerr 20122004 yılından itibaren Türkiye’de de uygulamaya geçirilen Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nde planlanan bu yeni değişiklik “kota mağduru” olan tütün üretiminin tasfiyesini öngörüyor. Bugün Türkiye’de tütün üretimi % 95 oranında ihracat düzerinden değerlendirilmektedir. Yapılan yeni düzenleme ile tütün üretimine ayrılan alanların sınırlandırılması, üreticilere sağlanan finansal ve teknik desteğin yasaklanması ve ülkelerin üretimlerini eş zamanlı azaltmaları hedefleniyor. Peki bu düzenleme ne amaçla gerçekleştiriliyor?

Üstüne üstlük düzenleme tütün tüketimini dengelemek adına yapılıyormuş. Oysa şu bir gerçek ki; planlama ile gittikçe artan tütün talebini karşılamada yasa dışı üretimler alternatif hale gelecektir.

2012’nin önemli anekdotlarını şöyle özetleyebiliriz;

* Devletin verdiği sıfır faizli kredinin yapısı değiştirildi. Ziraat Bankası’nın geçmişe yönelik uyguladığı ve her yıl aldığı komisyon bu krediyi sıfır faizli olmaktan çıkardı.

* Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile okul sütü programı başlatıldı. 2011-2012 eğitim ve öğretim yılının son bir aylık döneminde 25 gün süre ile 7 milyon 185 bin öğrenciye haftanın 5 günü 200 mililitre uzun ömürlü süt verildi. İlk hafta binlerce öğrenci dağıtılan sütten dolayı hastanelik oldu.

* Kurulduğunda Türkiye’nin en büyük hayvancılık işletmesi olan Şanlıurfa’daki Koç Ata Çiftliği yüksek girdi maliyetleri nedeniyle hayvancılık sektöründen çekildi. Küçük ve orta ölçekli birçok besi işletmesi ithalata dayanamayarak sektörden çıktı. Gazetelerde “satılık çiftlik” ilanları arttı.

* Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına dair yönetmelikte değişiklik yapılarak zeytin alanları madencilik ve enerji yatırımlarına açıldı.

* Fındıkta 2009’dan beri uygulanan dekar başına 150 lira, alan bazlı desteğin 3 yıl daha uygulanmasına karar verildi. Tefeci tüccar ve devlet ağının spekülasyonları ile fındık üreticisi iflas etti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu