GüncelManşet

Ortaköy katliamıyla verilmek istenen mesaj açıktır!

2017 yılına girerken, bu yılın daha mutlu geçmesini dileyen insanların bu hayallerini dile getirdikleri bu kelimeyi bile tamamlamaya zaman bulamadan, İstanbul Ortaköy’deki Reina eğlence merkezine silahlı saldırıda bulunan IŞİD’e mensup katiller, 40’ın üzerinde kişiyi öldürürken, 65 kişiyi de yaraladılar.

Bu katliamın yapılacağı günler öncesinden belliydi. Bir anda ülkenin birçok yerinde ”yeni yılı kutlamanın haram olduğu” propagandası, ”Biz Müslümanız, Yılbaşı ve Noel kutlamalarına karşıyız” pankartlarının asıldığı, cüpbe giymiş IŞİD sempatizanlarının bildiriler dağıtarak, ”yılbaşını kutlamayın” çağrıları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerel şubelerinin okullara gönderdiği genelgelerle yılbaşı kutlamalarını yasaklaması, Akit, Yeni Şafak, Milli Gazete’nin Noel ve yılbaşını kutlamak isteyenleri açıktan tehditleri bu katliamın olacağına işaretti.

Katliam faşist diktatörlüğün bilgisi dâhilinde yapılmıştır. Katillerin ellerini kollarını sallayarak gelip katliamı gerçekleştirdikten sonra, bir taksiyle olay yerinden uzaklaşmaları ve şimdiye kadar yakalanamamaları katillerin korunduğunu göstermektedir.

Reina’da IŞİD’in gerçekleştirdiği ilk katliam değildir bu. Yakın zamanda IŞİD eliyle gerçekleştirilen katliamlarda yüzlerce insan hayatını kaybetti. IŞİD, 12 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda canlı bombayla gerçekleştirdiği saldırıda 12 Alman turist hayatını kaybetmiş, 20 kişi ise yaralanmıştı. 28 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3 canlı bombayla gerçekleştirdiği saldırıda ise, 10 kişi yaşamını yitirirken, 239 kişi ise yaralanmıştı. Suruç’ta, gerçekleştirilen saldırıda 33 devrimci katledilmiş, yüzlerce devrimci ise yaralanmıştı. Keza Ankara’da gerçekleştirilen saldırıda ise 102 devrimci ve ilerici hayatını kaybetmişti. Tüm bu saldırlar AKP hükümetinin bilgisi dahilinde gerçekleştirilen katliamlardı.

“Reina katliamı ile Türkiye Müslümandır mesajı”

baskentte ortakoy katliami protesto edildiHer katliamla bir mesaj verilmek istenmiştir. Suruç’ta yapılan katliamla, ”Rojova’dan uzak durun, oraya yapacağınız her destek sizlere ölüm demektir” mesajı verilirken. Ankara katliamıyla devrimcilere ve ilericilere ”Kürtlerle dayanışma içine girmeyin, uzak durun yoksa sonunuz böyle olur” mesajı verilmiştir. Reina katliamıyla da, ”Türkiye Müslümandır, başka inançlara ve yaşam tarzına yer yoktur” mesajı verilmiştir.

Reina saldırısıyla AKP hükümeti elinin altında tuttuğu IŞİD ve diğer İslami terör örgütü mensuplarını daha fazla kullanacağını bir kez daha deklere etmiştir. AKP’nin 2023 hedeflerinden birinin de, Kemalistlerin kurduğu ”Türkiye Cumhuriyeti” devletini ”İslami Türkiye” olarak değiştirmek istediği bilinmektedir. Bu hedefine toplumu alıştırarak ilerleyen AKP, bu saldırılarla, toplumdaki tüm inanç kesimlerini baskı altına alarak, korkutup, sindirerek, ”Türk İslam” projesini zorla kabul ettirmek istiyor. Bunu yaparken, daha şimdiden MHP ve BBP’sini yanına alarak ilerliyor. Darbe girişimi sonrası, ”Bu Allah’ın bize bir lütfü” diyerek, darbe girişimini lehine çeviren AKP, ”Gülencileri temizliyoruz” adı altında, Kürt halkına ve onun legal kurumlarına, devrimcilere, ilericilere saldırarak, binlerce insanı tutuklayarak cezaevlerine doldurdu.

“Devrimci ve ulusal güçler daha organizeli olmalı”

AKP’nin hedeflerinden biri de Alevilerdir. Alevi inancını “İslam düşmanı” bir akım gören AKP ve şürekaları, IŞİD eliyle Alevilere karşı katliam planlandığı aşikardır. Defalarca basına yansıyan yine TV’lerde açık demeçler verenlerin Alevileri açık hedef göstermeleri boşuna değildir. Alevilerin artık bu tehlikeyi görerek örgütlenmeleri ve kendi öz savunmalarını oluşturmalarının tam zamanıdır. Maraş, Çorum ve Sivas’ta olduğu gibi hazırlıksız yakalanmak istemiyorlarsa, bunu gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

IŞİD’in Kürt ulusal mücadelesinin bastırılmasında para-militer bir güç olarak örgütlendiği de ayrı bir gerçektir. Suriye’de güç kaybeden, yenilen ve geriye kalan güçleri gizlemeden Türkiye’ye getiren AKP, bu katilleri Para-Militer bir güç olarak TSK’nin emrine verilerek savaşa sürülecektir.

Türk devletinin temel hedeflerinden biri Kürt ulusal mücadelesinin bastırılmasıdır. Bu mücadelenin bastırılması ya da “yenilgiye uğratılması” ile devimci hareketin daha kolay bastırılacağını hesaplayan faşist diktatörlük, ”Milli Seferberlik” ilan etmesi boşuna değildir. Bunun açık ifadesi, polis ve TSK’nin yanı sıra, denetimindeki sivil güçleri de harekete geçirerek, topyekun bir saldırı başlatmış bulunuyor.

Tüm devrimci ve ulusal güçlere birlikte hareket etme, güçlerini daha organizeli olarak koşullandırmaya dünden daha büyük bir ihtiyaç vardır. Komünistler, bu tarihi sorumlulukla bir kez daha karşı karşıyalar. Bugün bunu yapamadığımızda, yarın halk kitleleri bizi sorgulayacaktır, bunu unutmayalım.

Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu